Provocation to hostility, discrimination, and violence
Çalıştayın konusu, “Yeni Nesil Terör Örgütü: FETÖ'nün Analizi” idi. Ancak Hakan Şükür'ün Yavuz Sultan Selim'in kaftanını Türkiye'den çalıp ABD'ye götürmeye çalıştığı, “FETÖ” davalarındaki itirafçıların gerçekte hiçbir kritik bilgi vermediği gibi tespitler daha çok dikkat çekti. Raporun sonuç bölümünde yer alan “FETÖ'yle mücadeleye” ilişkin 18 maddeden oluşan önerilerin üzerinde de duruldu. O önerilerden bazıları şöyleydi: - FETÖ ile mücadelede belirlenen stratejiyi uygulayacak inançlı insanlara ve güçlü mekanizmalara ihtiyaç duyulmaktadır. - FETÖ, örtülü kazanç sermayesi aktarımında vakıfları ve dernekleri kullanmıştır. - FETÖ davalarında sanık sayısı oldukça fazladır. - Gizli tanıklığın FETÖ’nün getirdiği bir müessese olduğu söylenebilir. FETÖ mensupları soruşturmaları manipüle etmek isteyebilmektedirler. Bürokraside, FETÖ’den boşalan yerlere göz diken ve devlet içerisinde örgütlenme gayretinde olan başka gruplara da kesinlikle göz yumulmamalıdır. - FETÖ soruşturmaları sonucunda kamu hizmetinden ihraç edilen kişilerin yakınlarının radikalleşmemeleri için bir kontrol mekanizmasının kurulması gerekmektedir. ÇALIŞTAYDA NELER KONUŞULDU? Çalıştayda ele alınan konu başlıkları; “FETÖ'nün Sosyo-Psikolojik Analizi, FETÖ'nün Dini Anlayışı, Güvenlik Bürokrasisi ve FETÖ Yapılanması, FETÖ'nün Eğitim Alanındaki Yapılanması, FETÖ'nün Ekonomik Yapılanması, FETÖ'nün Devlete Sızma Mekanizması Olarak 'Sınavlar', FETÖ'ye Karşı Yürütülen Hukuki Mücadele, FETÖ'ye Karşı Yürütülen Siyasi ve İdari Mücadele” idi. Raporun üzerinde durmamızın sebebine gelince; Öncelikle FETÖ'yle mücadelenin hukuki boyutuna ilişkin bazı tespitler. Mesela şunlar var: - FETÖ’ye karşı yürütülen hukuki mücadelenin objektif kriterlerinin belirtilmesi neticesinde, devletin terör örgütüne yönelik eylemlerini titiz bir hukuki çerçeve içerisinde gerçekleştirdiği görülmüş, yargı mensuplarının, kişilerin örgüt üyesi olup olmadıklarına veya eylemlerinin terör faaliyeti olup olmadığına ilişkin açık ölçütlere sahip oldukları anlaşılmıştır. - FETÖ ile birkaç nesil sürecek bir “savaş” içerisinde olduğumuzu, devlet ve millet olarak savaşın bir bölümünü kazandığımızı ve savaşın devam edeceğini asla unutmamamız gerekmektedir. - Hukuki mücadelenin yürütülmesiyle ilgili en önemli husus, FETÖ üyelerinin tespit edilmesi olmaktadır. ŞÜPHEDEN KİM YARARLANIR? Bu tespitlerle “FETÖ yargılamalarına” bir çerçeve çizildiği açık. Aynen şöyle deniliyor: “FETÖ ile mücadelede her şeyin delillendirilmesi istenmemelidir. Diğeri, Akıncı ve “FETÖ çatı davasına” bakan 4. Özellikle hakimlerin, böylesi görüş ve önerilerin yapıldığı bir Çalıştay'a katılmış olması, “Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve adil yargılama” açısından sorgulanmaz ve “FETÖ”ye yeni bir koz verilmiş olmaz mı? Öyle de oldu!. Sözkonusu FETÖ'yle mücadele bile olsa, hukuk “teferruat” haline getirilmemeli, değil mi? Müyesser Yıldız Odatv