Provocation to hostility, discrimination, and violence
Konuşmasında, Sünni cemaatin bu büyüklükte bir bütçeye ihtiyacı olduğunu anlatmaya çalışan Bozdağ, Diyanet’in neredeyse bir “sapkınlık serası” olduğu gerçeğini ve Fetölerin, Hocaefendilerin, Kaplanların, Şenocakların, hırsızlığa fetva veren din proflarının bu serada ürediğini, Kuran Kurslarında çocuklara sarkıntılık edildiğini saklamaya-örtmeye çalışırken, sirkatini ele veriyor… Ve… Diyanet’ten nemalananların ahlak, insanlık, adalet gibi kavramlarla işi olmadığını bildiği için, “ey cemaat-i Müslim’in; cami cami bölünmeyin, bu parayı alın, üleşin ve susun!” demeye getiriyor… Ve bu para ülkeye, millete, ahlaka ve insanlığa hiçbir pozitif katkısı olmayan 115 bin Sünni din görevlisinin vicdanına havale ediliyor… Bekir Bozdağ konuşmasına şöyle devam ediyor; “Türkiye’de mezhepçilik yapan yoktur…” Aman Tanrım; yüzü de kızarmıyor! Ve devam ediyor; “Olmasını isteyenlere karşı çok dikkatli olmamız lazım. Bozdağ? Türkiye’de mezhepçilik yapan yokmuş! Seçim çalışmalarınızda en temel sermayeniz neydi? “O alevidir ha” diyen; “eyyy!” diyerek başlayıp; “inancını söyle yahu, bak ben Sünni’yim, söylüyorum, sen de söyle” diyen, “Reyhanlı’da 53 Sünni yurttaşımızı katlettiler” diyen kimdi? Uzaylılar mıydı; Fetö müydü? Eyyy Bozağ! Hangisini söyleyeyim ki… YALANIN BATSIN E Mİ Siz mezhepçinin, gericinin, Alevi-Sünni bölücülüğünün dibisiniz! Çağdışısınız, emek ve insanlık karşıtısınız; Hitler, Mussolini, Muaviye dönemini bile geride bıraktınız… İktidarınızı mezhep ayrımcılığıyla ayakta tuttuğunuzu sağır sultan da biliyor