Provocation to hostility, discrimination, and violence
Bir tarafta “FETÖ” davaları, öte tarafta “FETÖ'nün önünü açtığı” öne sürülen 28 Şubat davası sürüyor. Bu davanın soruşturma ve kovuşturmasında yer alanların “FETÖ” bağlantılarını, delillerin gerçekliğini, yargılama yeri konusundaki tartışmaları sıkça yazdık. İktidar ve bir kısım medyanın, “FETÖ'yü 28 Şubat koruyup, büyüttü” iddiasından başlayalım: Halen devam eden 15 Temmuz Genelkurmay Çatı Davasının iddianemesinde, “FETÖ”nün kendilerini gizleme yöntemleri ve irtica ile mücadele faaliyetlerini baltalamak için neler yaptığı anlatılırken, şu tespitlere yer verildi: “Özellikle kamuoyunda 28 Şubat süreci olarak da bilinen dönemde TSK içerisinde üst düzey yetkililer tarafından verilen bazı demeçler, yüzde 98’i Müslüman olan milletimizin kendi bağrından yetiştirdiği TSK’nın büyük çoğunluğunun din düşmanıymış gibi gösterilmesine neden olmuştur. FETÖ mensupları, kendileri hakkında yürütülen soruşturmaları önlemek maksadıyla bu durumdan azami istifade etmiş ve kamuoyunda, 'TSK’da dindar subaylara baskı yapılıyor' olgusu yaratılmıştır. Bugün “FETÖ” soruşturma ve kovuşturmalarında “örgüt” hakkında yapılan tespitlerin neredeyse tamamı 28 Şubat öncesi ve sonrası süreçte ortaya konup, devlet makamlarına sunuldu; “Fetullah Gülen cemaatinin okulu, dershane, pansiyon, vakıf ve şirketlerinin sayısı, yurtdışındaki faaliyetleri, Gülen'in Papa ile görüşmesinin anlamı, öğrencileri nasıl seçtiği, tarikatın örgütlenme yapısının “devlete alternatif bir yapılanma” olduğu ve “devlet içinde devlet olma” özelliği gösterdiği, neden polis ve askeri okul öğrencilerini öncelikli hedef seçtiği, evlendirme yöntemleri, üniversitelerdeki doktora öğrencileri ile yargıdaki çalışmaları, Maliye-Hazine bürokrasisindeki örgütlenmesi, bazı siyasi partilere maddi destek sağlaması ve STV'nin yayınları” gibi. “FETÖ”den tutuklanan Savcı Mustafa Bilgi'nin hazırladığı iddianamede, “suç unsuru” olarak TSK'dan atılan askerlerin ifadelerine de yer verildi. Bugün “FETÖ” soruşturma ve iddianamelerinde yer alan ifade ya da itiraflardan bir farkı var mı? BAŞBAKANLIK “SİZİ İLGİLENDİRMEZ” DEDİ Bugünkü bakış açısıyla deniyor ki; “TSK'nın irtica ile mücadele gibi bir görevi olamaz”. Acaba bu belge de mi aynı akıbete uğradı, yoksa o dönemden 15 Temmuz'a kadar olan süreçte “FETÖ”yle mücadeledeki “ihmaller zinciri”, özellikle de “siyasilerin sorumluluğunun” ortaya çıkmaması için mi gönderilmedi? DARBENİN TANIMI Bir başka husus; 28 Şubat'ın bir “darbe” olduğu savunuluyor. Soruşturma, geçenlerde “FETÖ”den gözaltına alınan bir avukatın Nisan 2011'deki suç duyurusuyla başladı