Intolerance (Exaggeration, imposition, distortion)
Provocation to hostility, discrimination, and violence
Devletin hemen hemen tüm organlarına sızan FETÖ, spor alanına sızmayı da ihmal etmedi. Kendilerinden olmayanları her kurumdan kumpaslarla tasfiye etmeyi başaran FETÖ, 3 Temmuz 2011’de iktidardan aldığı güçle Fenerbahçe’ye yönelik bir kumpas düzenledi. Aziz Yıldırım FETÖ’nün futbol yapılanmasına ve FETÖ’ye alkış tutan gazetecilere ilişkin suç duyurularında bulundu. Eski futbolcu Rıdvan Dilmen’in, “Türk spor basınında FETÖ’cü gazeteciler ve yöneticiler hâlâ işbaşında” sözleri ise FETÖ’nün spordan ne denli temizlenip temizlenmediği konusunu bir kez daha gündeme getirdi. Sizce de FETÖ spor basınından temizlenmedi mi? Son günlerde tam da FETÖ’nün istediği ortam oluşmuştu. Neredeyse hiçbir basın yayın kuruluşunda FETÖ’nün adı telafuz edilmez, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) başka hiçbir kurumda FETÖ ile mücadele edilmez olmuştu. Bu durum öylesine bir hal almıştı ki yargıda, valilerin, kaymakamların arasında ne bileyim falanca kurumda FETÖ’cü var demek bile adeta suç haline getirilmiş durumdaydı. Bugün mahkeme kararlarında da açık bir biçim yer aldığı üzere Fethullah Gülen’in talimatıyla şike operasyonu adı altında Fenerbahçe’yi ele geçirmek üzere Emniyet ve yargı içerisinde yer alan FETÖ üyesi polis, savcı ve hâkimleri tarafından operasyon başlatılmış, başta Fenerbahçe Başkanı Sayın Aziz Yıldırım olmak üzere birçok Fenerbahçeli yönetici tutuklanıp hapse atılmışlardı. Tabii ki böylesine büyük bir operasyonu yapmak için FETÖ tıpkı Balyoz, Ergenekon, Askeri Casusluk kumpaslarında olduğu gibi emrindeki basın yayın organlarını ve de özellikle spor basınında ve yönetiminde yer alan üyelerini kullanarak algı operasyonu yürütmüşlerdir. FETÖ’nün 3 Temmuz kumpasındaki gerçekler ortaya çıktıktan sonra, başkan Aziz Yıldırım, hukuka aykırı operasyonda rolü olan kişilerin tespiti ve cezalandırılması talebiyle 12 Aralık 2014 günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Bu suç duyurusu üzerine, Fethullah Gülen, Hidayet Karaca, Ekrem Dumanlı, İlhan İşbilen, Alaatin Kaya, Suat Yıldırım isimli FETÖ örgütü yöneticileri ile dönemin İstanbul Organize Şube Müdürlüğü yetkilileri (Nazmi Ardıç, Ahmet Davulcu, Ahmet Kalender), İstanbul İstihbarat Şube Müdürü (Ali Fuat Yılmazer) ve il emniyet müdür yardımcıları (Mutlu Ekizoğlu, Mehmet Likoğlu) ve FETÖ’nün basın yayın organlarındaki üyeleri olduğu iddiasıyla Mehmet Baransu, Ekrem Açıkel ile örgütün diğer üyeleri Halil İbrahim Koca, Ali Çelik, Orhan Erdemli, Cemalettin Mutlu isimli kişiler başta olmak üzere 108 şüpheli hakkında iddianame düzenlendi. Ancak bu dava içerisinde FETÖ’nün basın ayağı olarak sadece Mehmet Baransu ve Ekrem Açıkel yer aldı. Ayrıca soruşturma ve kovuşturma aşamasında görev yapan FETÖ üyesi hâkim ve savcılar hakkında inceleme yapılması için Hâkim ve Savcılar Kurulu’na müracaat etmişlerdir. Mustafa Çevik, FETÖ ile mücadele edip yalnız bırakılanlar için acı bir örnek. TEKNİK DİREKTÖR ALAŞAĞI EDİLDİ FETÖ üyesi çok sayıda futbolcu, yargılandıkları davalarda himmet adı altında örgüte para yardımı yaptıklarını itiraf etti. Birçok kişi FETÖ’nün spor dünyasında ne kadar çok etkili olduğunu bilmez. Diğer yandan futbol camiasının içerisinde yer alan birçok futbolcu ve yöneticinin FETÖ’ye himmet adı altında milyonlarca lira haraç verdiğini, vermeyenlerin hayatlarının karartıldığını da pek çok kimse bilmez. FETÖ’cüler Kurban Bayramı’nda Yücedağ’dan 10 adet kurban parası istiyorlar. Yücedağ, “ben cemaate para vermem” deyince FETÖ’cü futbolcular tarafından takımdan dışlanır ve başka gittiği hiçbir takımda da barındırılmaz. - Son olarak söylemek istediğiniz bir şeyler var mı? Hâlâ futbol, basketbol, voleybol, güreş aklınıza gelebilecek tüm spor dalları içerisinde hayal bile edemeyeceğiniz kadar çok FETÖ üyesi sporcu, hakem, antrenör, yönetici, basın mensubu var. Eğer FETÖ ile mücadeleyi sadece TSK ile sınırlarsanız çok büyük bir hata yapmış olursunuz. 2010-11’de tam FETÖ operasyonu yaptılar