Provocation to hostility, discrimination, and violence
Sevgili Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun çok ses getiren Metastaz kitabının belki de en dikkat çeken bölümü, bir “FETÖ” davasında “Hüsn-ü şehadette” bulunulmasıydı. Neydi bu olay? Hayrat Vakfı Ankara Temsilcisi Sait Yavuz, tutuklanan Emniyet Müdürü Cihangir Ulusoy hakkında Erdoğan’a şöyle bir mektup yazmıştı: “Adı geçen arkadaşımızın mukaddesatına, vatanına, milletine ve zât-ı âlîlerinize sadık dürüst bir vatanperver olduğuna, kendisine yapılan bu muamelenin bir iftira olduğu ve FETÖ ile mücadele edenleri yıldırmak gayesiyle yapıldığını düşünmekteyiz. Sonrasında NATEK’in sahiplerinin “FETÖ’cü” olduğu gündeme gelir. Soruşturma sürecinde, sadece Fahri Kasırga ve oğlu değil, 15 Temmuz’da “FETÖ’cüler” tarafından Jandarma Genel Komutanlığı içinde vurulan, dönemin Terörle Mücadele Daire Başkanı, şimdi Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı olan Turgut Aslan’ın, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in, Aydın Doğan’ın damadı, halen Cumhurbaşkanlığı Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu üyesi olan Mehmet Ali Yalçındağ’ın isimleri de bolca telaffuz edilir. Bu arada “FETÖ’cü” suçlamalarından fırsatla NATEK’e adeta el koymak için çalışan Mehmet Ali Yalçındağ’ın bazı e-postaları ortaya çıkar. FETÖ’cü değiller. Hakkında “hüsn-ü şehadet” mektubu yazılan Cihangir Ulusoy’un bu davayla ilgisi, emniyet sistemlerinden Erpolat kardeşlerin “FETÖ’cü” olduğuna dair bilgileri sildiği ve Muhammet Tolga Erpolat’la görüştüğü iddialarıdır. ” TARAF VE STV, NATEK ALEYHİNE YAYIN YAPMIŞ Bu hatırlatmaların ardından da sanıklara yönelik suçlamalar tek tek ele alınıp şu tespitler yapıldı: - MASAK raporları, FETÖ ile iltisaklı olduğu iddia edilen Taraf Gazetesi, STV, S Haber gibi kuruluşlarda sanıklar ve ortağı/sahibi oldukları şirketler aleyhine yapılan yayım ve yayınlar, bunlar nedeniyle sanıklar tarafından açılan davalarda verilen kararlar sanıkların lehine olduğu halde, sanıkların savunmalarında ileri sürdükleri deliller değerlendirilmeyerek, örgüte iltisakı saptanamayan NATEK A. - İçeriği belirlenemese de açıklanabilir, makul bir nedene dayalı olmadan, örgütün üst düzey mensupları veya mahrem imamları ile mutad olmayan görüşmeler örgütsel faaliyet olarak kabul edilebilirse de; sanıkların, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün tepe yöneticisi olduğu kabul edilen Tuncay Delibaşı ve Hüseyin Kara ile iletişimlerinin sahibi bulundukları firma faaliyeti kapsamında iş ilişkisi çerçevesinde görüştüklerine ilişkin savunmanın aksi ispat edilmedi halde hükme esas alınması. - Dosya kapsamı itibarıyla örgütsel bağlarını ortaya koyan herhangi bir kod adı veya örgütsel iletişim ağı kullandığı saptanamayan, FETÖ/PDY’nin terör örgütü olarak kamuoyu tarafından bilinir hale gelmesinden sonra örgütsel faaliyetleri tespit edilemeyen sanıkların, ceza hukukunun genel prensiplerinden olan şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca, kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olaylar ve iddiaların sanıkların aleyhine yorumlanarak, mahkumiyet hükmü kurulamayacağı