Intolerance (Exaggeration, imposition, distortion)
Provocation to hostility, discrimination, and violence
Bu maddeye geniş yer veren Alman gazeteleri, hemen arkasından Erdoğan iktidarının Türkiye’de 46 kadar Alman vatandaşını PKK ve FETÖ bağlantılı olarak tutukladığını yazıyorlar. Alman medyası bundan şu sonucu çıkardı: Erdoğan iktidarı, ilerde Almanya’daki FETÖ’cüler ile takas edebilmek için çok sayıda Alman vatandaşını tutuklayarak rehin alıyor!. Ankara ise geçen hafta adeta Alman medyasını doğrularcasına, Almanya’ya 80 kişilik FETÖ listesi verdi ve bunların mal varlıklarının dondurulmasını istedi… Almanya bu isteği hemen reddetti… Alman medyası, Ankara’nın bu girişimini de ‘takas hamlesi için peşrev’ tarzında değerlendirdi… ALMAN DIŞİŞLERİ: TÜRKİYE’YE GİTMEYİN! ‘Rehine muhabbeti’nden sonra Alman Dışişleri’nden Alman vatandaşlarına şu uyarı geldi: Türk Hükümeti bir tür rehine toplama yöntemi uyguladığı için, herhangi bir şekilde PKK veya FETÖ ile ilişkilendirilebilecek kişiler, özellikle gazeteciler, araştırmacılar ve NGO (STK) çalışanları Türkiye’ye gitmesinler! Alman Dışişleri ayrıca, turist olarak Türkiye’ye gidecek vatandaşları da, başlarına bir şey gelirse, Alman devletinden yardım ummamaları konusunda uyardı. ) YOKSA CUMHURİYETÇİLER REHİNE Mİ? Alman medyası, ‘Erdoğan iktidarı rehine topluyor’ haberleri yapınca, aklıma 11 Eylül 2017 Pazartesi günü Silivri Cezaevi’nin Özel Mahkemesi’nde duruşmaya çıkacak olan Cumhuriyetçi arkadaşlar geldi: Kadri Gürsel, Ahmet Şık, Murat Sabuncu, Akın Atalay… Mahkeme, Cumhuriyet davasında diğer tutukluları son duruşmada bırakırken, bu 4 ismi tahliye etmedi… FETÖ’CÜ SAVCININ UTANÇ İDDİANAMESİ ‘FETÖ’ye üye olmamakla birlikte yardım ve destek’ gibi ilerde hukuk tarihine geçecek ve tamamen geçmiş yıllardaki ‘AKP-FETÖ mahrem ilişkisini’ tarif eden bir şekilde suçlanan Cumhuriyetçiler hakkında, gazete manşetleri, yazılar vb. dışında, FETÖ ile ilişkiye dair tek bir maddi delil, tek bir kriminal olay, tek bir ekonomik bağlantı noktası yok… Üstelik bu ‘ibretlik’ Cumhuriyet iddianamesinin, FETÖ üyeliğinden müebbetle yargılandığı halde ‘İtirafçı’ olduğu öne sürülerek hoş görülen FETÖ’cü bir savcı tarafından hazırlanmasının ayıbı da, hala HSYK ve Adalet Bakanlığı’nın üzerinde ‘kara bir gölge’ olarak duruyor… TÜRKİYE ‘HAPİSHANE’ Mİ, ‘TIMARHANE’ Mİ? Ahmet Şık gibi ‘İmamın Ordusu’ kitabını yazdığı için FETÖ kumpası ile hapse atılıp, aylarca içerde tutulmuş bir gazetecinin, şimdi de FETÖ’ye destek suçlamasıyla yine aylarca hapiste tutulması, dışardan bakınca Türkiye’ye ‘hapishane’ değil, ‘tımarhane ülke’ görüntüsü veriyor… Kadri Gürsel gibi, yazılarında, TV konuşmalarında yıllarca, iktidarı FETÖ’ye karşı uyarmış bir gazetecinin, birilerinin hışmına uğrayarak içerde tutulması, akla başka şeyler getiriyor… ACABA KİMİN REHİNİ CUMHURİYETÇİLER? Evet, Alman medyasının ‘Erdoğan rehine topluyor’ haberlerini okuyunca aklıma şu geldi: Acaba birileri Cumhuriyetçileri içerde ‘rehin’ mi tutuyor?. Cumhuriyet iddianamesini yazan savcıyı anımsatan şekilde, ‘Kripto FETÖ’cü olduğu öne sürülen Cem Küçük’ün rehinesi mi acaba Cumhuriyetçiler?. Yani Alman rehineleri FETÖ’cüler ile veya Can Dündar ile takas hayaliniz varsa… Bilin ki Ahmet Şık’ı, Kadri Gürsel’i, Murat Sabuncu’yu, Akın Atalay’ı böyle bir takasta kullanamazsınız!