Intolerance (Exaggeration, imposition, distortion)
Provocation to hostility, discrimination, and violence
“TSK'da, NATO-Avrasya ekseni ayrışmasına ve bilek güreşine fırsat tanınmadan yerli ve milli ordu genetiğine uygun çizgi korunmalı…” imiş… “Avrasyacı” denilerek ABD-NATO-FETÖ kumpasları ile milli ordunun bel kemiğinin çoktan kırıldığının (kalan 3-5 Balyoz mağduru subay da büyük ihtimalle tasfiye edilecektir) özellikle son 1 yılda TSK’yı hızla yeniden NATO’ya demirlemeye çalışanlar olduğunun farkında değil galiba. Likoğlu, özetle “FETÖ’nün geride kalan kriptolarıyla YAŞ öncesi 15 Temmuz’da direnen subayları hedef almaya başladığını, kendinden olmayanlara sahte hesaplar üzerinden iftiralar atıp isimsiz ihbar mektupları ve ispiyonculukla soruşturmalar açtırmak istediğini” yazdı. “FETÖ”dür, yapar bunları. Cihat Yaycı ile ilgisi mi? “FETÖ’cü” hesaplar Yaycı’nın görevden alınacağını 15 gün önceden duyurmadı mı? Evet, sorunlar vardı; ama en azından bu duyurudan kısa bir sonra görevden alınacağı yerde YAŞ’ta terfi ettirilmeyip kendiliğinden ayrılması sağlansa, hem “kırık kol yen içinde kalsa” hem de “FETÖ’cüler” sevindirilmese daha iyi olmaz mıydı? DİŞLİ’NİN TERFİSİNE KİM KARAR VERMİŞTİ Müderrisoğlu’nun yazısına dönersek; TSK’nın geleceği konusunda “en önemli teminatın, Cumhurbaşkanının önüne gelen dosyalardaki isim ve olayları çok boyutlu analiz kabiliyeti” olduğunu savunuyor ya, yakın zamanda tartışılan Mehmet Dişli örneğine ne demeli? Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, kendisinin ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın 2015 YAŞ’ında Erdoğan’la görüşüp Dişli’nin emekli edilmesini istediğini, ancak Dişli’nin son gece terfi ettirildiğini öne sürmedi mi? Erdoğan veya iktidar cephesinden bu iddiaya herhangi bir cevap verilmedi galiba, değil mi? DİRENEN KOMUTANLAR MI VAR Okan Müderrisoğlu’nun, “Suriye sahası başta olmak üzere, Türkiye'nin çıkarlarına karşı duran -Amerikalılar da dahil- her türlü tarafa kafa tutabilen komutanlar korunmalı, rol model kimliğini sürdürmeleri sağlanmalı” temennisine gelince; onların büyük kısmının geçen Şura’da tasfiye edildiğinden de haberi yok galiba. Peki Müderrisoğlu, bunları anlatırken Hürriyet’ten Abdulkadir Selvi, 17 Temmuz’daki yazısının, “Yüksek Askeri Şura’dan Ne Bekleniyor?” alt başlığında ne dedi? 15 Temmuz’dan önceki YAŞ çalışmalarında Hulusi Akar ve Yaşar Güler’in TSK’daki “FETÖ’cüleri” tam isabet tespit ettiğini savunup şunu yazdı: “Türkiye’nin yurtdışı operasyonlarında yeterli performansı göstermeyen, daha başka bir ifade ile kendi çapında direnç gösterenler mercek altına alınacak. Öyleyse iki ihtimal sözkonusu; ya izlenen politikaların yanlış olduğunu düşünüyorlar ya da, bir şeylere itiraz eden mutlaka “FETÖ’cü” sayılıyor ya, TSK’da hala “FETÖ’cü” komutanlar görev yapıyor demektir!