Intolerance (Exaggeration, imposition, distortion)
Provocation to hostility, discrimination, and violence
Daha en başından davayı açan savcının zaten “FETÖ”cü olduğu belirtilmişti. Sonrasında davanın “kumpas ve komplo” olduğu söylendi. “Mahkemelerin, FETÖ denilen alçağın uydurma temsilcileri ile kurulduğu” vurgulandı. Bu davayı açan Savcı Mustafa Bilgili “FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma ve bu örgütün yargı ayağını oluşturma” suçlarından tutuklandı. Özel yetkili mahkemeler döneminde bu davaya bakan mahkeme heyetinin bazı üyeleri ve savcısı yine “FETÖ”den tutuklandı veya görevden uzaklaştırıldı. Davaya konu edilen “belgeleri” getiren eski asker “FETÖ”cü çıktı. Keza daha 1 hafta önce yaşandı; 2011 yılında yaptığı suç duyurusuyla bu davayı başlatan ve açılan davada müşteki avukatı olan kişi hakkında da “FETÖ soruşturması” kapsamında gözaltı kararı verildi. Birçok “delilin” sahte, bunları inceleyen TÜBİTAK bilirkişilerinin “FETÖ”cü olduğu anlaşıldı. Hasılı burada da bolca “kumpas, komplo, FETÖ'cü” bulunmasına rağmen Erdoğan ve AKP, bu davanın arkasında durdu, duruyor. ” Bilmem ortadaki garipliği anlatabildim mi? Bu iddianame doğruysa ve “kumpas” yoksa, Savcı niye tutuklu? Yok, Savcı “FETÖ'cü, kumpasçı” ise 28 Şubat davası onun hazırladığı iddianame üzerinden nasıl sonuçlandırılacak? 28 Şubat illa ki yargılanacaksa, mütalaa almak yerine Mahkeme'nin bu iddianameyi savcıya iade edip, yeni bir iddianame hazırlanmasını istemesi gerekmez mi? Yazıyı 28 Şubat döneminde hazırlanan bir raporda yer alan şu tespitlerle bitirelim: “Bugün birinci öncelikli tehdit olarak algılanan siyasal İslâm'a karşı ılımlı görüntüsü nedeniyle Fetullah Gülen'i bir umut ışığı ve denge unsuru olarak görenler, kısa bir zaman sonra bu yanılgının ağır faturasını ödemek mecburiyetinde kalacaklardır