Provocation to hostility, discrimination, and violence
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) haberleşme programı “Bylock” kullandıkları tespit edilen Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) çalışanı 26 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, şifreli haberleşme programı “Bylock” ile ilgili şu ana kadar yapılan çalışma ve analizlerle ilgili en kapsamlı bilgiler yer aldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, BDDK Destek Hizmetleri Daire Başkanlığının, “FETÖ/PDY ile bağlantılı oldukları gerekçesiyle 38 kurum çalışanının açığa alındığı ve bunlardan 33’ünün ByLock programını kullandıkları” yönündeki 26 Ağustos 2016 tarihli raporun gönderildiği İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunun, haklarında daha önce işlem yapılmayan 26 şüpheli hakkında “FETÖ/PDY üyesi olma” isnadıyla soruşturma başlattığı hatırlatıldı. FETÖ ile ilgili diğer iddianamelerde olduğu gibi, örgütün genel değerlendirmesi, işleyişi, hukuki nitelendirilmesi, amacı, paralel devlet kurma çabaları, hiyerarşik, zihinsel, mali, sosyal ve kültürel yapısı ile yönetim modeli, istihbarat ağı, kullandığı yöntemler ve gelir kaynaklarının başlıklar halinde anlatıldığı iddianamede, delil olarak değerlendirilen ByLock programının teknik analizi yapıldı. İddianamede, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in, “Tüm üyeler ByLock programı üzerinden görüşmeler yapsın, normal telefonla görüşme yapanlar hizmete ihanet etmiş olur” şeklindeki talimatının ByLock programının örgüt için ne anlama geldiğini göstermesi bakımından önemli olduğu vurgulanarak, örgüt üyelerinin Gülen’in bu talimatıyla, özel bir server üzerinden yalnızca örgüttekilerin kullanabileceği, özel bir yazılım olarak üretilen, üyelerin deşifre olmadan kendi aralarındaki iletişimi sağlama amaçlı, ByLock isimli kriptolu program üzerinden haberleşmeye başladıklarının anlaşıldığı dile getirildi. ByLock programının kurulum dosyası olmadan, haricen ya da internet üzerinden temininin mümkün olmadığı, programa erişimi örgüt üyelerinin birbirlerine kurulum dosyasını dijital ortamda vererek sağladığı ve bu özelliği nedeniyle de programın örgüte aidiyeti kesin olan bir program olduğu aktarılan iddianamede, bunun da ByLock programına, FETÖ/PDY içerisinde faaliyet göstermeyen bir kişinin ulaşmasının mümkün olmadığını gösterdiğine işaret edildi. Örgütün 15 Temmuz 2016 günü ika ettiği silahlı kalkışma-darbe teşebbüsü eyleminin hemen akabinde, ‘ByLock silinsin, telefonlar formatlansın’ talimatını vermesi, soruşturmalar kapsamında yakalanan tüm örgüt mensuplarının telefonlarını ya formatlattıklarının ya da yenilediklerinin tespit edilmesi, ByLock programının FETÖ/PDY’ye aidiyetini, programı kullananın da örgüte mensubiyetini gösteren en önemli karinedir. Twitter’da, 15 Temmuz 2016 tarihi öncesinde ByLock uygulamasına ilişkin paylaşımlarda bulunan kullanıcıların büyük çoğunluğunun, FETÖ/PDY lehine paylaşımlarda bulunduğu görülmüştür. ”Uygulamayı geliştiren ve kullanıma sunan şahsın, daha önce yaptığı işlere ilişkin referansları ile erişilebilir iletişim bilgilerinin bulunmadığı, sektördeki geçmişinin belirsizlik arz ettiği, kullanıcı sayısını artırmayı, ticari değer haline gelmeyi hedeflemediği ve uygulamanın tanıtılmasına yönelik girişimlerinin olmadığı vurgulanan iddianamede, şunlar kaydedildi:“Kullanıcı adlarının, grup isimlerinin ve çözümlenen şifrelerin ve içeriklerin büyük çoğunluğunun Türkçe ifadelerden oluşması, uygulama sunucusu yöneticisinin gerçekleştirdiği engellemelerin tamamına yakının Türkiye IP adreslerine yönelik olması, Türkiye’de kullanıcıların uygulamaya erişiminin, VPN vasıtasıyla gerçekleştirilmesine zorlanması, Google üzerinden gerçekleştirilen aramaların neredeyse tamamının Türkiye’deki kullanıcılar tarafından gerçekleştirilmesi, ülkedeki IP adreslerinden erişimin engellendiği tarih itibariyle uygulamaya yönelik Google aramalarında büyük bir artış olması, uygulamayla ilişkili internet kaynaklı yayınların çoğunlukla sahte hesaplar üzerinden FETÖ/PDY lehine paylaşımlarda bulunulması, 200 bini aşkın kullanıcı kitlesine sahip ByLock’un 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde ne Türk kamuoyu ne de yabancılar tarafından bilinmemesi/tanınmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, bu uygulamanın global bir uygulama maskesi altında, FETÖ/PDY mensuplarının kullanımına sunulduğu anlaşılmıştır. Elde edilen ve çözümleme işlemleri tamamlanan mesajlaşma içeriklerinin tamamına yakınının FETÖ/PDY unsurlarına ait örgütsel temas ve faaliyetleri içerdiği ve örgüte ait jargonla örtüştüğü görülmüştür. FETÖ/PDY unsurlarınca gerçekleştirilen 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişimi sonrasında adli kontrol işlemlerine (gözaltı, tutuklama, yakalama vb. ) tabi tutulan örgüt mensuplarının ifadelerinden, 2014 yılının başlangıcında FETÖ/PDY örgüt üyeleri tarafından örgütsel haberleşme aracı olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. İzah edilen durumların hepsi birlikte değerlendirildiğinde, ByLock uygulamasının, global bir uygulama görüntüsü altında münhasıran FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanımına sunulduğu sonucuna varılmaktadır. Kurumda başkan müşaviri olarak görev yapan tutuklu şüphelilerden Murat Türker’in, FETÖ/PDY mensupları arasında haberleşmeyi sağlamak, örgüt lider ve yöneticilerinin emir ve talimatlarını aktarmak için geliştirip kullandığı, kriptolu haberleşme programı ByLock’u adına kayıtlı hat üzerinden 12 Ağustos 2014 tarihinde indirdiği ve yoğun kullanım karşılığı turuncu renk grubuyla kullandığı belirtildi