Attack on rights and dignity (cursing, insulting, humiliating)
Provocation to hostility, discrimination, and violence
FETÖ mensupları bir süredir, sosyal medya paylaşımlarında “Ergenekoncular”dan bahsetmeye başladılar. Onlara göre FETÖ değil, “Ergenekon Terör Örgütü” diye adlandırdıkları ETÖ vardı, gerçek terör örgütü olarak. Ergenekon, Odatv, Balyoz davalarıyla hapse attıkları, bir kısmına müebbet ceza verdikleri askerler, gazeteciler ağırlıklı Ulusalcı kesim, o zamandan bu zamana olmadığı kadar şimdi FETÖ’nün gündeminde. Erdoğan’ın son günlerdeki İlker Başbuğ’un şahsında ulusalcılara yönelik çıkışları, sosyal medya hesaplarından anlaşıldığına göre FETÖ mensuplarını hayli keyiflendirmiş durumda. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun AK Parti’yi “FETÖ’nün siyasi ayağı” ithamı ise, “muhalefet de FETÖ ibaresini kullandığı için” onları memnun etmiyor ve kızdırıyor. Bazı KHK mağdurları adına yapılan FETÖ’cü hesaplara bakınca, “Karıncayı bile incitmeyen, kimseye zararı dokunmayan” sandıkları cemaatin, geçmişte neler yaptıklarını unuttuklarını sanırsınız. Oysa neler yapmamışlardı ki… Balyoz, Ergenekon, Odatv davalarıyla, Cumhuriyetin kuruluşundan beri, muhafazakar kesim tarafından Tek Parti dönemi dışında “iktidarda olmadığı dönemlerde bile” her kurumda “asıl iktidar”, dahası “hükümeti kim kurarsa kursun her dönem Türkiye’yi yöneten gizli güç” diye nitelendirilen Kemalistleri, FETÖ’cüler neredeyse yüz yıl sonra “yargıdaki imanlı hakimler-savcılar vasıtasıyla” açılan davalar neticesinde tahttan indirmiş, muhafazakar kesime ve liberallere göre “vesayete son vererek” ülkenin önünü açmışlardı. Fakat Erdoğan’ın bir vatandaş ziyareti nedeniyle, (FETÖ’cü) doktorların ısrarlarına rağmen hastaneye yatmayı geciktirmesi ve Hakan Fidan’ın bu sırada ona telefonla ulaşması, bu ilginç darbeyi suya düşürdü. 2014, Koç ve Ciner’e Bank Asya Duası, Asiye Güldoğan, Odatv) Erdoğan miting meydanlarında “Haşhaşiler, asalaklar, sülükler, alim bozuntusu, inlerine gireceğiz” diye bağırırken, hükümetin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Fetöcülerden “Fetöcü olduğu belli olmayan” müsteşar istiyordu. Bir “FETÖ kayınpederi” olan Kadir Topbaş ancak bu azardan sonra harekete geçebildi. Bu darbe girişimi, FETÖ’nün intiharı oldu. FETÖ’nün en çok zoruna giden de buydu. Yurt dışında bir mücrim gibi yaşayan, zamanla artık açıkça Türkiye düşmanlığı yapan FETÖ mensupları, bir süre, “Darbeyi aslında Erdoğan’ın yaptığını” iddia ederlerken, daha sonra, “Erdoğan’ın Ergenekoncuların oyuna geldiğini”, söylemeye başladılar, şimdilerde ise “FETÖ diye bir örgüt yok ama ETÖ diye bir örgüt var” iddiasındalar. Son günlerde, “kendi aralarında baş gösteren iç savaş, cemaat içinde gün yüzüne çıkan yolsuzluklar, abilere yönelik gün gün büyüyen öfke, tabandan üst yönetime yöneltilen ağır eleştiriler” gibi dertlerle uğraşan FETÖ, “zaten birbirlerini hiç sevmeyen Erdoğan ile Ulusalcıları” birbirlerine kırdırmaya çalışarak çıkış yolu arıyor da, Erdoğan ve Ulusalcıların bu konudaki tutumları ne? Erdoğan-Ulusalcılar savaşı gizliden var da, açık savaşa mı dönüşecek? Asiye Güldoğan asiyeguldogan@hotmail