Provocation to hostility, discrimination, and violence
Darbe girişimiyle birlikte tüm Türkiye şahit oldu ki, her yerden, her kurumdan FETÖ’cü fışkırdı. Fakat şimdiye kadar FETÖ’nün her cephesine dokunulmuş, FETÖ’ye her alanı açma fırsatı ve imkânı yaratmış olan siyasi ayağına dokunulmamıştır. Çaycı, çorbacı, fotoğrafçı, kargocu, gazete abonesi olanlar, dershanesine gidenler tutukludur ama devletin anahtarını FETÖ’ye vermiş olanlar hala kürsülerde nutuk atmaya devam etmektedir. İşte bu yüzden FETÖ mücadelesi yarımdır, işte bu yüzden toplumda inandırıcılığını tam sağlayamamıştır. FETÖ altın dönemini AKP iktidarı zamanında yaşamıştır. Geçmişteki iktidarlar da FETÖ’ye alan açmıştır. AKP’de bakanlık yapıp, FETÖ’ye övgüsü olmayan hiç kimse yoktur. FETÖ’nün ihanetlerini anlatan, ortaya koyan siyasilere bunların nasıl saldırdığı da hafızalardadır. Ahmet Davutoğlu’nun, Bülent Arınç’ın, Bekir Bozdağ’ın, Hüseyin Çelik’in ve daha birçoğunun FETÖ geçmişine, savunmalarına bakın her şeyi çok net göreceksiniz. AKP’de azılı FETÖ sevdalıları vardır. Fakat her partide FETÖ’ye hizmet etmiş siyasilerde vardır. FETÖ’nün her cephesine dokunan irade, siyasi ayağı söz konusu olunca kılını dahi oynatmamaktadır. AKP, FETÖ’nün siyasi ayağına dokunsa büyük bir parçasını kaybedeceğini biliyor. O yüzden diğer partilerdeki FETÖ’cüler de bunun farkında olarak rahat davranıyorlar. Ama FETÖ’nün siyasi ayağına dokunulmaması adaletsizlikler, hukuksuzluklar doğurmaktadır. Devleti FETÖ’ye teslim edenler hala keyif çatarken, yine devleti yönetenlerin yönlendirmesiyle FETÖ’nün kucağına düşürülenler işsiz, ekmeksiz, itibarsız bırakılmıştır. Parası olanlar, siyasi desteği bulunanlar FETÖ’nün gerçek ve en büyük hizmetkârı olsa dahi kurtarılmıştır. “Avukat, hâkim, savcı, siyasetçi” denkleminde kaç FETÖ’cünün parası alınarak kurtarıldığı şehir efsanesi değil, herkesin bildiği konulardır. O yüzden çaycı çorbacıdan öte, gelin Fethullah Gülen’in evinde ailece kalan siyasilerden başlayın hesap sormaya… Önce onlar devleti FETÖ’ye teslim etmenin hesabını versinler. 16 Ağustos 2016 tarihinde “DARBENİN SİVİL FETÖŞLARI KİMLER?” başlıklı, 15 Mart 2017 tarihinde “FETÖ’NÜN SİYASİ AYAĞI NİÇİN KORUNMAKTADIR?” başlıklı, 25 Mayıs 2017 tarihinde “FETÖ’NÜN SİYASET AYAĞINA DOKUNUN ARTIK! “ başlıklı, 19 Ağustos 2017 tarihinde “FETÖ’NÜN SİYASET AYAĞI NİÇİN AKTİF?” başlıklı, 22 Eylül 2017 tarihinde “FETÖ MÜCADELESİNİ GÖLGELEMEYİN!” başlıklı yazılarımda FETÖ’nün siyasi ayağı konusunu canlı tutmaya çalıştım. Bu konu üzerinde en çok duran MHP Lideri Devlet Bahçeli de sık sık “FETÖ’nün siyasi ayağı da gizemini korumaktadır. Öğretmene güç yetiyor da, siyasetteki FETÖ’cülere niye dokunulmuyor? Niye bunların üzerine gidilmiyor? Odacı, çaycı, çorbacı biliniyor da, hatırlı ve yüksek mevkilerde bulunan veya bulunmuş FETÖ’cülere niye sıra gelmiyor, adalet ve devlet bunların semtine niye uğramıyor? Bu gecikmenin sebebi nedir? Bu tavsamanın, bu savsaklamanın, bu sulandırmanın gayesi nasıl izah edilecektir? Bilmediğimiz bir müdahale, engelleyici bir blokaj mı vardır? Yurtta Sulh Konseyi isimli melanetin tepe kadrosunu ne zaman duyup ne zaman öğreneceğiz? Ve bunları şartlar tamam olursa, idam sehpasına ne gün çıkaracağız?” açıklamalarını yapmış, hükümeti göreve çağırmıştır. Son günlerde FETÖ’ye bir cesaret gelmiş, adeta dilleri çözülmüştür. Bunda da Pensilvanya’da teröristbaşının evinde poz verenlerin, FETÖ sevdalılarının bakanlıklara, değişik kurumlara, valiliklere, elçiliklere atanmasında büyük pay vardır. 15 Temmuz’da Marmaris’te FETÖ’nün darbeci askerlerinin elinden son anda canını kurtaran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu konulara dikkat etmezse kim edecek? FETÖ mücadelesi siyasi ayağa dokunulmadığı sürece yarım kalacak ve herkes bu durumu sorgulamaya devam edecektir