Provocation to hostility, discrimination, and violence
“Sözcü gazetesi yönetici, yazar ve çalışanlarının, “FETÖ’nün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla beraber, bilerek ve isteyerek yardım etme” suçlamasıyla yargılandıkları davada karar açıklandı. Hatta “Asıl FETÖ’cü olan bu kişi siyasette, şu kişi ticarette, bu kişi medyada” denilerek örnekler veriliyor, kıyaslamalar yapılıyor ve tartışmaların tansiyonu doğal olarak yükseliyor. Ben bu tartışmalara tam bir yıl önce “BUNLARIN YERİ TIMARHANE OLMALIDIR” başlıklı bir yazıyla katkıda bulunmuş ve şunları yazmıştım: “Benim şahsi kanaatim Emin Çölaşan’dan, Necati Doğru’dan FETÖ’cü olmaz. Ama bunların ruhsal takıntı ve saplantılarına baktığımızda, bunların PKK-FETÖ-IŞİD-DHKP-C gibi her türlü şer cephesiyle beraber olabilme potansiyelleri vardır. Zaten Cumhuriyet Başsavcılığının suçlaması da ‘FETÖ’ye üye olmamakla birlikte, örgüte yardım etmek’ olarak ifade edilmiş… Mesela Emin Çölaşan, PKK’lı değildir ama her seçim öncesi terör örgütünün yardım ve yaltakçısı HDP’ye oy verilmesi çağrısını yapar. Mesela Emin Çölaşan, FETÖ’cü değildir. Ama FETÖ’nün MHP üzerindeki ele geçirme operasyonuna omuz verir ve Fethullah Gülen’in, “Meral Akşener’e sahip çıkın. Gün gelir HDP’ye, gün gelir YPG’ye, gün gelir FETÖ’ye omuz verirler. Yolum o yol, çizgim o çizgidir… Ve şimdi öteki arkadaşlarımla birlikte benim hakkımda da FETÖ davası açılıyor. ” diye yazı yazmış…” Emin Çölaşan bugün ‘Terör örgütü FETÖ’ye üye olmamakla birlikte, örgüte yardım etmek’ suçundan ceza alıyor, yarın inanın “Terör örgütü PKK’ya üye olmamakla birlikte, örgüte yardım etmek’ suçundan ceza alırsa da kimse şaşırmamalıdır. Sözcü yazarı Emin Çölaşan, FETÖ’nün tüm siyasi projelerini desteklemiş birisidir. Ama gelelim Sözcü yöneticileri ve yazarlarının FETÖ suçlamasıyla aldıkları cezaların toplumda nasıl karşılık gördüğüne… Bu cezalar sorgulamayı, şüpheyi arttırmıştır. FETÖ’nün siyasi ayağı olduğu gibi dururken, Fethullah Gülen’le Pensilvanya’da pozlar verenler, evinde ailece kalanlar, övenler, tapanlar elini kolunu sallayarak gezince Sözcü ve yazarlarının FETÖ’ye yardım suçundan ceza alması adaleti ve hukuku tartıştırmaktadır. Düşünsenize Pensilvanya’da teröristbaşı Fethullah Gülen’le pozu olan Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi bile Sözcü yönetici ve yazarlarının aldığı cezaya “Yıllarını FETÖ’yle mücadeleye adayanların FETÖ’den hapis cezası aldığı, hayatını FETÖ’ye hizmete adayanların ise tanık olduğu bir davada bana “Adaletinle bin yaşa!” demekten başka bir şey düşmüyor. Nagehan Alçı gibi FETÖ hayranı her akşam televizyonlarda nutuk atıp, milli devlet yapımıza saldırırken, Emin Çölaşan ve diğerlerine FETÖ’den ceza vermek FETÖ’yle mücadelenin inandırıcılık oranını düşürmez mi? Fethullah Gülen’i eleştiren herkesi gazeteden atan Yeniçağ isimli gazetenin yöneticileri ve yazarları, CHP-HDP- İP safında Cumhur İttifakı'na saldırılarına devam ederken, Sözcü’nün FETÖ’den aldığı ceza tatmin edici olur mu? Bülent Arınç’ın, FETÖ dosyası kabarık damadı beraat ederken, Sözcü’deki yazar ve yöneticilerin aldığı ceza sorgulanmaz mı? Bu konuda bir hayli kıyaslaması yapılan örnekler vardır. FETÖ konusunda suç oranı aynı ama kişiye ve kuruma göre ceza değişiyor. FETÖ konusunda suç oranı kat kat fazla olan, diğerlerinin aldığı cezanın onda birini almıyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman, geçtiğimiz günlerde düzenlediği toplantıda FETÖ ile mücadelede çok ciddi mesafe katedilmesine karşın, terör örgütünün tam anlamıyla etkisiz hale getirilmediğini ifade etti. Etkisiz hale gelmeyen FETÖ’cüler hangi kurumda ve kimlerdir? İşte bu manada adaletli bir FETÖ mücadelesi yapılırsa, FETÖ mücadelesinde şüphelere yer kalmayacaktır