Provocation to hostility, discrimination, and violence
17 yıl önce Cemaat soruşturması başlatan DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel!Nuh Mete Yüksel, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Özkök'e Fethullahçı yapılanmayı detayıyla anlattığını belirterek, “Orduda bu yapılanmaya sessiz kalındığını o an anladım. Ürkmüştüm” dedi Nuh Mete Yüksel, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Savcısıydı. Son derece kritik konuları soruşturuyordu… Atatürk, Cumhuriyet karşıtlarına yönelik soruşturmalar açıyor, yürüttüğü soruşturmalar Türkiye'nin gündemini oluşturuyordu. Yüksel o güne kadar kimsenin el atmadığı bir hazırlık soruşturmasını başlattı. Sanık Fethullah Gülen hakkında 11 Ağustos 2000 tarihinde ‘gıyabi tutuklama kararı'çıkardı. Yüksel, çayını içerken ‘Fethullah Gülen Örgütü Hakkında İddianame'yi önüne koyuyorum. Arşivimde duran, “Okyanus Ötesindeki Vaiz” kitabımı yazarken de önemli ölçüde yararlandığım iddianamenin sayfalarını çeviriyor. Ve ağzından şu cümle dökülüyor: “Ben o zaman tehlikeyi görmüştüm…” Ve başlıyor anlatmaya… Soruşturmanın başında 5-6 tanığım vardı. Bu örgütün içinde bulunmuş, yer almış, sonra ayrılmış gençler kendiliğinden gelmişti. Çok önemli bilgiler verip mahkemede tanıklık yaptılar. Kovuşturmanın bitmesine yakın tarihlerde hepsi tanıklıktan vazgeçti. Tehdit edilmişlerdi. Davamız 2 No'lu Ankara DGM'de devam ederken bilim insanı Necip Hablemitoğlu da öldürüldü. Necip Bey, Gülen konusunda çalışmalar yapmış bir insandı. Öldürülmeden önce ‘Köstebek' isimli bir kitap yazmıştı. Hala Fethullahçı örgüt tarafından öldürüldüğü kanaatindeyim. Delillerinin de günün birinde ortaya konulacağına inanıyorum. Orgeneral Hilmi Özkök, 1. Ordu Komutanıyken dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş ile birlikte bir davet nedeniyle İstanbul'a gitmiştik. Özkök'ü de ziyaret ettik. Konuşmasının tamamı Atatürk ve Cumhuriyet üzerineydi. Ağzından bal damlıyordu. Genelkurmay Başkanı olacağı söyleniyordu. Kara Kuvvetleri Komutanı olduktan sonra kendisini iki defa ziyaret ettim. Ziyaretimin birini sadece Gülen konusunu anlatmak üzere yaptım. Gerçi askerin istihbaratı fazladır ama soruşturmayı yürüten savcıdan dinlesin istedim. Hiç sesini çıkarmadan dinledi. Halbuki askerler bu konularda heyecan gösterir, fikirlerini beyan ederdi. O zaman Özkök'ten kelimenin tam anlamıyla ürkmüştüm. Fethullahçı yapılanmaya ordu içinde o zaman sessiz kalındığı kanaati bende oluştu. Gülen, Türkiye'den ayrıldığı için ifadesini almadık. Gıyabi tutuklama kararı hakim Şerafettin İste tarafından kaldırıldı. Sonunda mahkumiyet kararı verildi. Kanun çıkarıldı ceza ertelendi. MİT'ten, Fethullahçılar hakkında bilgi istemiştim. Baktım MİT'in gönderdiği bilgilerin daha fazlası bende var. Genelkurmay o zaman elinden geleni yaptı. Emniyet'in istihbarat dairesi Fethullahçıların elindeydi, istediğim hiçbir bilgiyi alamadım. Emniyet'le fazla bir şey yapamayacağımı anlayınca çalışmayı Jandarma ile yürütmeyi planladım. Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman'a gittim. Jandarma Alay Komutanı'na talimat verdi. Bir telefon dinleme kararı alıyoruz, Emniyet'e gönderiyoruz. Oradan gelen cevabı görevliler bana getiriyorlar. Getirip götürenlerin bile Fethullahçı olduğu kanaatine vardım ve dinlemeleri tamamen kaldırdım. Dinlemeler yerine örgütün içine adam yerleştirmeye karar verdim. Bunu Emniyet personeliyle yapamazdım. İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'le görüştüm. Anlattıklarımı dinledi ve hak verdi, “İstersen sana başka adamlar verelim” dedi. Asayiş Dairesi Başkanı Hasan Eryılmaz'ı çağırdı. Ancak Eryılmaz'ın çekindiğini gördüm. O sırada kendisi de daire başkanlığından alındı ve çalışma da yattı. Ancak o sırada beni DGM'den bir kaset komplosu sonucu aldılar ve soruşturmayı tamamlamam mümkün olmadı. Avukat Hüseyin Buzoğlu da müdahil vekiliydi. Hüseyin Buzoğlu, Ergenekon Davası sanığı oldu. Gülen konusunda bize önemli destekler veren Ergün Poyraz da yine Ergenekon soruşturmasında tutuklanıp yıllarca cezaevinde kaldı. Dolayısıyla Gülen'e dokunan yandı, itaat eden mevki, makam sahibi oldu. Açık söyleyeyim biraz o yola gitmiş olsaydım ben de farklı yerlerde olurdum. TSK içinde bu derece güçlü bir Fethullahçı yapılanmaya müsaade edenler bulunmalı. Gerek ordu, gerekse yargı içinde bu kadar güçlenebileceklerini hiç tahmin etmiyordum. Darbeye tevessül edecek kadar güçlenmişler. Ancak ordumuzun basireti, gerekse milletimizin sağ duyusu nedeniyle başarılı olamadılar. Eğer zamanında soruşturmamı engellemeseler, YAŞ'ta bunlar yükseltilmemiş olsaydı, 15 Temmuz olayı da yaşanmazdı.