Intolerance (Exaggeration, imposition, distortion)
Provocation to hostility, discrimination, and violence
(Bu köşede, 4 Ocak 2015 tarihinde Paralel devletin hafızası: TİB başlıklı yazıda okumuştunuz. Zaten kurum, 2005 yılında FETÖ'nün telkinleriyle teşekkül ettirildiği için kuruluşu ve işleyişi tartışmalı bir kurumdu. Zira metnin, FETÖ'cüler tarafından yazıldığının net delili bu cümle. FETÖ'cüler Hablemitoğlu'nun öldürüldüğü sene devlet içindeki etkinliklerini giderek artıran bir pozisyona erişmişlerdi. Her ne kadar Alman Vakıfları Hablemitoğlu'nun öldürülmesinden memnuniyet duysa da ve bugün Almanya FETÖ'cülere açık destek verse de o dönemde algıyı Almanlara, hatta birazdan ayrıntılarını açıklayacağım üzere ulusalcılara yöneltmek de yine bir FETÖ taktiği idi. FETÖ demişken… Haber kaynaklarım; Basri Aktepe (TİB eski Başkanı), Sami Uslu (İstihbarattan Sorumlu Ankara eski Emniyet Müdür Yardımcısı) ve Muharrem Durmaz (O da İstihbarattan Sorumlu Ankara eski Emniyet Müdür Yardımcısı'ydı) gibi FETÖ'cü polislerin kapatılan eski Hablemitoğlu soruşturmasıyla ilgili ayrıntılı bilgi sahibi olduklarını söylediler. Necip Hablemitoğlu çok erken tarihlerde, 1999'dan ölümüne dek FETÖ ile ilgili en net ve cesur tarifleri yapan aydındı. FETÖ'nün Gülen'den sonraki iki numaralı ismi olan Mustafa Özcan, ölümünden sonra yayınlanan Köstebek adlı kitabın baskısının engellenmesi için Hablemitoğlu'na çok baskı yaptı, hatta bu iş için ciddi bütçe de ayırdı. Nedense… O dönemin Yargıtay üyelerine bir bakılmalı derim, aralarında sonradan FETÖ'cü oldukları anlaşılanlar var mıydı acep!Bozkır, Sauna Çetesi davasında 18 sanıkla birlikte 'haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla cebir ve tehdit yöntemleri kullanan silahlı örgüt kurmak ve yönetmek, silahla ve birden çok kişiyle gasp ve tehdit, iş ve çalışma hürriyetini tahdit, nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik ve ruhsatsız silah bulundurmak' suçlarından toplam 31 yıldan 64 yıla kadar hapis istemiyle yargılanmıştı. FETÖ'nün bir gladyo örgütü olarak gizlice iktidara geldiği 2005 yılından, hatta 2000'den beri Türk kamuoyunun zihni, dezenformasyonlarla iğdiş edilmeye çalışıldığı için her yeni gelişmeye temkinli yaklaşmak gerekebilir