Provocation to hostility, discrimination, and violence
Daha sonra FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyelerince Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı silahlı isyan başlatıldığı, örgüt üyelerinin Cumhurbaşkanı'nın bulunduğu yere baskın yaptığına dikkat çekildi. Oysa, Ankara'da hazırlanan 4 FETÖ iddianamesi ve TBMM 15 Temmuz Raporu'nda darbecilerin günler öncesinden keşif yaptıkları ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yerini tespit ettikleri ortaya çıkmıştı. İddianamede, taraflı olduğunu açıklayan, FETÖ'cü Bank Asya müşterisi olduğu ortaya çıkan ve sosyal medyada Atatürk'e hakaret etmekten kaçınmayan Ömer Faruk Gerçek'in hazırladığı bilirkişi raporuna da kapsamlı olarak yer verildi. İddianamede MASAK tarafından hazırlanan ve Akbay'ın FETÖ ile ticari bir ilişkisinin olmadığına dair hazırlanan rapor da yer aldı. İddianamede aynen şu ifadeler yer aldı: “Sözcü Gazetesi sahibi ve bazı yönetici ve yazarlarının FETÖ/PDY örgütü ile ilişki içinde olduğuna dair diğer medya organlarında çeşitli gazeteciler tarafından da dile getirildiği…” İddianameye tanık beyanları da girdi. FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in sağ kolu olan Hüseyin Gülerce, yıllarca FETÖ'nün sözcülüğünü yapan Fehmi Koru, gazeteciler Cem Küçük, Fuat Uğur, Ersoy Dede tanık olarak yer aldı. Cem Küçük'ün ifadesinde Saygı Öztürk'ün amcasının oğlu olmadığı halde bu yönde algı yapılarak FETÖ'cü Hamidullah Öztürk ile akrabalık bağı olduğu yalanı bir kez daha dillendirildi. Dede'nin ifadesinde “Fehmi Koru'nun, Taha Kıvanç Mahlas ismi ile Yeni Şafak Gazetesi'nde yazmış olduğu 2010 yılındaki yazısında Sözcü Gazetesi'nin sahibi olan Akbay'ın cemaat evlerinde yetiştiğini belirttiğini, yazısında bu yazıyı referans aldığını, mesleğinin gazetecilik olduğunu, gazeteciliğin en önemli özelliklerden birinin şüpheci ve sorgulayıcı olunması gerektiğini, tecrübeleri, duydukları ve yaşananlardan Sözcü Gazetesi'nin yayın politikasının FETÖ'ye hizmet eder nitelikte olduğunu söylediği” belirtildi. Savcı, “Burak Akbay'ın FETÖ/PDY'nin amaçları, bilgi ve talimatları doğrultusunda Sözcü Gazetesi'ni faaliyete geçirdiğini, örgütün özelliği gereği farklı görünüm ve kamuoyuna bu şekilde imaj vermek için gerçekte örgüte karşı olduğu bilinen, çalışan yazarların bir kısmını uygulamadaki imkan ve usuller çerçevesinde gazeteye aldığını” anlattı. Gazetenin faaliyetleri itibarıyla gündelik konularda daha çok FETÖ'nün de eleştirildiği, hatta zaman zaman gazete – yönetimi – çalışanları ile FETÖ ile ilgisi olduğu anlaşılanlar arasında basın kanunu, tazminat hukuku kapsamında karşılıklı başvuruların yapıldığı belirtildi. Sayfa 70'te gazeteyi FETÖ'nün kurdurduğu iddia edilirken, 71'inci sayfada “Kuruluş aşaması dışında ilerleyen aşamalarda örgüt ile Akbay’ın aynı amaçta birleşmiş olmaları da mümkün…” denildi. SÖZCÜ'ye yönelik soruşturmayı yöneten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 17 Mayıs 2017'de, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan “FETÖ Çatı İddianamesi”ndeki medya yapılanmasıyla ilgili bir bilgi istedi. SÖZCÜ, FETÖ'nün Ergenekon, Balyoz, Şike, OdaTv ve benzeri kumpaslarında bugün bize çamur atanlar gibi davranmamış tam tersine örgütü çökerten manşetler atmıştı. Yandaş medya FETÖ ile kol kola iken SÖZCÜ Gazetesi ve yazarları FETÖ'nün açtığı yüzlerce davayla uğraşmak zorunda kalmıştı. SÖZCÜ, 17-25 Aralık operasyonlarında da diğer gazetelerde çıkan haberlerden farklı konular işlememiş, FETÖ operasyonu olduğu sonradan çıkan gelişmeleri haberleştirmişti. Yine SÖZCÜ, FETÖ'yle ilgili yüzlerce manşete ve habere imza atmış haberlere yer vermişti