Provocation to hostility, discrimination, and violence
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “FETÖ’nün bir numaralı siyasi ayağı Cumhurbaşkanı koltuğunu işgal eden zattır” dediği için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisi hakkında açtığı 250 bin TL’lik tazminat davasında mahkemeye “ispat hakkı” kapsamında cevap dilekçesi verdi. “FETÖ’nün gelişip büyümesine, devleti ahtapot gibi sarmalamasına, devletin en kritik konumlarına yerleşmesine ve maddi olarak hayal edilemeyecek varlıklara sahip olmasına en fazla katkı veren siyasinin Tayyip Erdoğan olduğu” belirtilen dilekçede, Erdoğan’ın “ne istediler de vermedik” sözü itiraf olarak gösterildi. - 2004 MGK kararı uygulanmadı: MGK’nin 25 Ağustos 2004 tarihli kararı ile Fethullah Gülen’in ve yandaşlarının ne denli tehlikeli olduğu belirlemesi yapılmasına faaliyetlerine karşı Eylem Planı hazırlanması kararı alınmasına karşın bizzat davacının vermiş olduğu talimat üzerine FETÖ Terör Örgütüne karşı herhangi bir işlem yapılmamış, dahası davacının yönlendirmesi ile her düzlemde FETÖ Terör Örgütü korunmuş ve büyütülmüştür. - CHP’nin 2005’teki önergesi reddedildi: Sayın Genel Başkan ile birlikte dönemin diğer CHP’li vekilleri tarafından 2005 yılında TBMM Başkanlığına verilen (FETÖ’nün bitirilmesine yönelik olduğu ifade edilen) “Fetö’nün Araştırılması Önergesi” davacının başında bulunduğu AKP milletvekili grubu çoğunluğunca reddedilmiştir. Ne yazık ki davacı Erdoğan, açıkça ve bile bile FETÖ’ye kalkan olmuş FETÖ’yü korumuştur. - FETÖ Kozmik Oda’ya girdi: Bülent Arınç’a suikast iddiası gibi bir yalan ortaya attılar. AKP tarafından yargıya yerleştirilen FETÖ örgüt üyeleri eliyle AKP’nin bilgisi ve koordinasyonu dahilinde hareket ederek devletin kozmik odasına FETÖ’yü soktular. - 12 Eylül 2010 referandumu: Yargının tamamen FETÖ tarafından ele geçirilmesini sağlayacak olan 12 Eylül 2010 tarihli referandumu Türkiye’nin gündemine kim soktu? 12 Eylül referandumu sonucunda da yargının tamamı ile FETÖ’nün eline geçeceğini davacının bilmediği, bunun görülmediği, algılanmadığı elbette söylenemeyecektir! - Ergenekon, Balyoz, Odatv davalarıyla kumpas: Ergenekon, Balyoz, İnternet Andıcı, Odatv gibi kumpas davaları ve Atatürkçü subayların düzmece iddialar ile terfi ettirilmemesi aksine Fetöcülerin terfi ettirilmesi süreci. Davacı Erdoğan, “ben bu davaların savcısıyım” şeklinde yanıtlar vererek, dahası bizzat Atatürkçü, kumpas mağduru subay- generallerin terfisinin yapılmasını engelleyip aksine FETÖ’cü (sözde) subayları terfi ettirip general yaparak açıkça FETÖ Terör Örgütüne destek olmuştur! 15 Temmuz kalkışmasına katılan neredeyse tüm FETÖ’cü (sözde) generallerin, general olmasını sağlamış, terfi ve atama kararlarına imza atmıştır! - Davutoğlu ve Arınç’ın Gülen’le görüşmesi: Delil olarak dayanılan bilgi ve belgelerin toplanması ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadeye çağrılması ve dersanelerin kapatılma süreçleri ile başlayan AKP-FETÖ krizi sürecinde bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ın, Ahmet Davutoğlu ile Bülent Arınç’ı Pensilvanya’ya gönderdiği ve FETÖ ile aralarında arabuluculuk yapılmasını istediği, dahası FETÖ Liderinin emirlerine açık olduklarını bildirdiği anlaşılmış olacaktır! - 17 Aralık’ta Gülen’e aracı gönderilmesi: 17/25 Aralık sürecini mantıksız bir biçimde milat olarak belletmeye çalışan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 17/25 Aralık sonrasında da FETÖ ile arasını bulmak üzere Fehmi Koru’yu Pensilvanya’ya Fethullah Gülen ile görüşmeye gönderdiği bilgisi bizzat Fehmi Koru’nun açıklaması ile ortaya çıkmıştır. Bu bilgi karşısında AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, milat olarak kabul ettirmeye çalıştığı 17/25 Aralık tarihinden sonra da FETÖ Terör Örgütü ile işbirliği yapmaya yönelik iradesini ortaya koyduğu anlaşıldığından, FETÖ Terör Örgütüne yardım etmediği, işbirliği içinde olmadığı hiçbir biçimde iddia edilemeyecektir