Provocation to hostility, discrimination, and violence
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu geçtiğimiz Ekim ayında yaptığı bir açıklamada, “FETÖ”ye yönelik ankesörlü telefon soruşturmalarına dikkat çekip, şunları söylemişti: “FETÖ'ye yönelik şu anda elimizdeki en kuvvetli operasyonlar ardışık ve ankesörlü arama işidir. Bunu bitirdiğimiz andan itibaren Türkiye'deki FETÖ tehlikesi tamamen ortadan kalkacaktır. Şimdilik sadece şunlara dikkat çekelim: Bizzat Erdoğan'ın belirlediği 17/25 Aralık 2013 “Miladı”na rağmen, ankesörlü telefon soruşturmalarının 2010'lara gitmesi, Bu kadar teknik imkan ve kameraya rağmen 2018'e ilişkin ankesör kayıtlarında dahi şu ana kadar telefonun öbür ucundaki “İmamlardan” sadece 1-2'sinin bulunması, Yasalara göre, en fazla 1-2 yıl saklanması gereken kayıtların bunca yıl nerelerde, kimlerce ve neden depolandığının bilinmemesi, Kayıtları tutan BTK (Eski adıyla TİB) ve TELEKOM'un uzun yıllar “FETÖ”nün hakimiyetinde olmasının gözardı edilmesi, Ankesör HTS'leri ile arandığı belirtilen cep telefonu HTS'lerinin birbirini tutmamasına bakılmaması, “FETÖ'nün hücre yapılanması” şeklinde çalıştığı vurgulanırken, aynı imamın farklı kuvvetlerde, farklı rütbelerdeki askerleri aramış olmasındaki çelişkinin üzerinde durulmaması, Ankesör listelerinin ne zaman, kimler tarafından ve hangi ülkeye ait yazılım sistemiyle oluşturulduğunun sorgulanmaması, Bizzat bazı mahkeme kararlarına da yansıdığı üzere, “Arayan kim, ne görüşülmüş, görüşme sonrası hangi eylem yapılmış?” sorularının tartışılmaması garip değil mi? ŞEHİDİN ADRESİNİ SORDULAR Geçen ay bir gazetede şöyle bir haber yayınlandı: “TSK’da hemen hemen her hafta yapılan FETÖ operasyonlarının başlıca nedeni, büfe aramaları yöntemi ile deşifre olan örgüt üyeleri. ” Bunun anlamı şu; Görevdeki asker ankesörden aranmış, yani “FETÖ”cü. Ankesörden arandığına göre, “FETÖ”cü olduğunu biliyor, ama kaçmıyor, hiçbir şey yapmıyor, gözaltı sırasının gelmesini bekliyor!. İtina ile mezar kazılır” sözleriyle sosyal medya hesabından paylaşan gazimize de sıra geldiyse, Daha önemlisi, “FETÖ”nün dünyanın en büyük ve tehlikeli casusluk örgütü olduğunda mutabıksak, bir nebze şüphe duyup, “Ankesörde neler oluyor?” diye sormak gerekmiyor mu? Müyesser Yıldız Odatv