Provocation to hostility, discrimination, and violence
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından Mart 2017'de yayımlanan "Almanya'da FETÖ Yapılanması ve Almanya'nın FETÖ Politikası" başlıklı raporun saha çalışması ve son gelişmeler ışığında genişletilmiş baskısı yayımlandı. Kemal İnat, Enes Bayraklı, Kazım Keskin, Ömer Yılmaz, Halil İbrahim Doğan, Serra Can ve Zeliha Eliaçık'ın kaleme aldığı, Hacı Mehmet Boyraz ve Oğuz Güngörmez'in katkıda bulunduğu raporda, FETÖ'nün Almanya'daki yapılanması, kurumsallaşmasının tarihi ve profili, ağları, gelir kaynakları, medya ağı, siyasi yapılanması ile ülkenin örgüte yönelik tutumu da masaya yatırıldı. İki bölümden oluşan raporda, Almanya'da FETÖ kurumsallaşmasının tarihi ve örgüt profili ortaya konularak eğitim, medya, siyaset ve finans ağları ilk bölümde incelenirken, ikinci bölümde ise Alman devletinin örgüte yönelik takındığı tutum, 15 Temmuz öncesi ve sonrası olarak ele alındı. Almanya'nın FETÖ'yü bir terör örgütü olarak tanımayıp faaliyetlerini engellemiyor olmasının Türkiye için olduğu kadar Ankara-Berlin ilişkilerinin geleceği açısından da ciddi bir sorun olduğu vurgulandı. Almanya'nın FETÖ konusunda Türkiye ile iş birliğine yönelmesi ve Ankara'nın da Berlin'i buna sevk edecek politikalar geliştirmesi gerektiği belirtilen raporda, şunlar kaydedildi:"Bunun için öncelikle FETÖ'nün nasıl tehlikeli bir örgüt olduğu ve Türkiye'nin güvenliği için teşkil ettiği tehdit açık bir şekilde Alman kamuoyuna anlatılmalıdır. FETÖ'nün gerçek yüzü sadece siyasi karar vericilere değil onlar üzerinde etkili olan sivil toplum kuruluşları ve halka da izah edilmelidir. Alman medyasında her geçen gün artan Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığının ülke halkı üzerindeki olumsuz etkisi düşünüldüğünde Alman kamuoyunun Türkiye ve FETÖ konusunda doğru bilgilendirilmesinin önemi açığa çıkar. Bu çerçevede medya ve siyaset dünyasından FETÖ ile olağan dışı ilişkiler kuranların ortaya çıkarılması Alman hükümeti ve halkı üzerinde Türkiye konusundaki olumsuz etkilerinin hafifletilmesi açısından faydalı olacaktır. "Türkiye'nin, FETÖ'nün ifşa olmasının ardından girdiği tutum değişikliğinin gerekçelerinin Alman kamuoyunda yeterince anlaşılmadığı aktarılan raporda, örgütün gelişim ve ifşa sürecinin, eski FETÖ mensuplarının itirafları ile mahkeme kayıtlarının kamuoyuna aktarılması gerektiği vurgulandı. Raporda, Almanya'daki bazı gazeteci ve siyasetçilerin, Türkiye'deki seçilmiş iktidar aleyhinde karalama kampanyaları yürüttükleri ve hakarete varan suçlamalarda bulundukları belirtilerek, bunun, Almanya'daki Türkiye karşıtı lobinin gücünü ve etkinliğini gösterdiği, FETÖ'nün bu lobinin organizasyon ve finansmanında çok önemli bir rolünün olduğu dile getirildi. "ÖRGÜTÜN DAYANDIĞI İDEOLOJİK VE YÖNTEMSEL TEMEK 'TAKİYE'DİR"Son dönemde, FETÖ'nün içe kapalı ve gizemli yapılanmasına yönelik Alman kamuoyunda yapılan eleştirilerin ve şeffaf olması yönündeki baskıların giderek arttığı aktarılan raporda, şunlar kaydedildi:"Örgütün bu yeni durum karşısındaki şeffaflık stratejisinin bir manipülasyon yöntemi olduğu Alman kamuoyuna izah edilmelidir. FETÖ Türkiye örneğinde açıkça görüldüğü gibi devlet ve toplum kurumlarına sızmasını tam anlamıyla gerçekleştirip yeterli güce ulaştığında gerçek yüzünü göstermekte ve esas hedeflerini belli etmektedir. Raporda, Alman tarafının FETÖ konusunda atacağı ciddi ve somut adımların ikili ilişkilerin iyileşmesine katkı sunacağı anlatılarak, "Alman kamuoyunda örgütün şeffaf yapılanmasına yönelik kaygıların daha yüksek sesle ifade edilmeye başlanması Berlin yönetiminin FETÖ konusundaki tutumunda revizyona gitmesi gerektiğini işaret etmektedir. Almanya’da FETÖ ve PKK gibi terör örgütlerine hareket imkanı sağlamak suretiyle bunları Türkiye’ye karşı bir baskı aracı olarak kullanmak isteyen siyasetçilerin bu hesabının yanlış olduğu ve bunun Türkiye kadar Almanya'ya da zarar vereceği izah edilmelidir