Intolerance (Exaggeration, imposition, distortion)
Provocation to hostility, discrimination, and violence
Bir önceki FETÖ İsyan Eden Cemaati Toparlamaya Çalışıyor yazım hakkında, o kadar çok geri dönüş oldu ki, e-posta kutum yazılarla, belgelerle, savunmalarla, “evet biz de Fethullah Gülen’den, abilerden, gazetecilerden, yurt dışına gidenlerden nefret ediyoruz” tarzı ifadelerle, “Gerçekten mağdur olduk” diyenlerle doldu taştı diyebilirim. FETÖ’cü olmakla iftihar edenler, “gelecekte göreceksiniz, nasıl intikamımızı alacağız” diyenler, “Yurt dışında öyle bir nesil yetiştiriyoruz ki, çok yakında birkaç dil bilen, Avrupa’nın sayılı seçkinleri olacak” öngörüsünde bulunanlar da vardı. Bazıları da, “Soru çalmadan MİT TIR’larına, 17/25 Aralık’tan 15 Temmuz darbe girişimine” kadar bir sürü yaşanmışlığı, paralel devlet yapılanmasını yok sayıp sanki hiç bunlar olmamış gibi “görmezden-anlamazdan gelen”, bütün suçu “Ergenekoncuların oyununa gelen” Recep Tayyip Erdoğan’a yükleyen yorum yapmış. Birincisi, hiçbir şey olmamış, yaşanmamış gibi FETÖ’ye kesin inanmışlar. Emre Uslu, Önder Aytaç, Tuncay Opçin gibi “kafadan kırık tipler” değil sadece, Tr7/24 FETÖ sitesinde yazan eski Zaman ve Bugün yazarları da sürekli bu minvalde kalem oynatıyorlar. Cemaatin yurt dışındakilerle benzer düşüneni çok fazla değil, onlar FETÖ’cü olmakla iftihar ediyorlar, gelecekte her şeyin değişeceğini, intikamlarının alınacağını, bugün nefret eden Türkiye halkının zamanla kendilerini anlayacağını düşünüyorlar, fakat sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Geri kalanların bir kısmı FETÖ diyemiyor, işi Fethullah Gülen’e vardıramıyor, “Hocaefendi temiz, abiler kötü” anlayışında kalıyor. Tanınmış her FETÖ’cü ile yapılan röportajlara ilginç tepkiler yağıyor. Derin bir mahcubiyete ne dersiniz?” Tabandaki bu sorgulama, itham, zaman zaman Tr7/24 adlı FETÖ sitesinde bile yumuşatılmış bir şekilde, “abilere abi demeden, idareci diye vasıflandırılarak” birkaç kişi tarafından değinildi