Provocation to hostility, discrimination, and violence
Malum, oldukça hassas bir dönemden geçiyoruz… Biliyorsunuz, devletin pek çok kademesinde, farklı birimlerinde, değişik bakanlıklarda çalışan binlerce memur, FETÖ ile ilişkisi tespit edildiği için işinden atıldı. Vakti zamanında FETÖ’nün müthiş derece üzerine gittiği Ergenekon soruşturmalarında, tehdit oluşturduğu iddiasıyla onlarca suçsuz insanın işine son verilmiş, hatta birçoğu haksız yere içeri tıkılmıştı. Bugün geriye dönüp baktığımızda, FETÖ’nün, stratejik noktada görev yapan herkesi hedefine koyarak, “ya benimsin, ya yoksun” mantığıyla pek çok insanı Ergenekon soruşturmasına dahil edip, makamlarından alaşağı ettiğini görüyoruz. Bugün, FETÖ ile mücadelesine bizzat şahit olduğum arkadaşlarımdan, FETÖ’cü olduğu iddiasıyla mağdur olanlara var. Dönüşü olmayan bir yola girmekten, yeni, tamir edilemez mağduriyetler oluşturmaktan, devlete güvenin doruk yaptığı böyle bir zamanda, bu güveni bir kez daha yıkmaktansa, ciddi bir çalışma yapılarak suçluların tespit edilip, cezalandırılması gerekmez mi? Bırakın kişileri, FETÖ’ye hizmet ediyor diye, “Milli Görüş”cülüğü toplumca kabul görmüş, bilinen pek çok dernek var kapatılmak istenen. Unutmayalım, bir kişinin bile mağduruyeti, FETÖ ile mücadelede insanların kafasında sorular oluşmasına, haklı iken haksız konuma düşülmesine neden olabilir. Bir kişiye yapılan haksızlık bile tüm topluma, tüm insanlığa yapılan haksızlıktır mantığı ile hareket edilerek, bu süreçte çok daha dikkatli olmak gerekmez mi? Hala siyasette ve belli başlı bürokratik kadrodaki makamları işgal eden kripto FETÖ’cüler var. Bu, başka bir haksızlık… Terörün ve teröristin iyisi kötüsü olur mu? FETÖ’ye bulaşmış memurların işinden atılıp, alanlarında çalışma lisansları bile iptal edilirken, PKK terör örgütüne bulaşmış memurların sadece görev yerlerinin değiştirilmesi, hangi akla, mantığa sığar? Bunu toplum vicdanı kabul eder mi? Bu anlaşılmaz karar, hiç şüphesiz mağduriyetin daniskası olacaktır