159,923 Publications 10,927 Intolerance 3,088 Attack on rights and dignity 159,835 Provocation to hostility 685 Provocation for genocide 149,781 News 10,125 Column Articles 917,048 Hate Fueled Writings

Media > Diriliş Postası

14,102 found, 11760 - 11780 showing
23-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
FETÖ elebaşı Gülen’in yeğeni Emine A. yakalandı
Provocation to hostility, discrimination, and violence
 Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimine yönelik soruşturma kapsamında, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen‘in kardeşinin çocuğu olduğu belirtilen kadın, Balıkesir’in Edremit ilçesinde gözaltına alındı. “İlçe ablası” olarak bilinen şüphelinin evinden 2 adet 1 dolar ile FETÖ elebaşı Gülen’in çok sayıda fotoğrafı ve kitabının ele geçirildiği öğrenildi
23-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Halep’teki yardım konvoyuna saldırıdan Esed sorumludur
Provocation to hostility, discrimination, and violence
15 Temmuz’da Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin, “Türkiye’de demokrasinin, milletin cesareti ve gayreti sayesinde kurtulduğunu” anlatan Erdoğan, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in ABD’den iadesini kesin bir kararlılıkla beklediklerini vurguladı
23-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
Başbakan Yıldırım’dan ‘imzasız ihbar’ açıklaması
Provocation to hostility, discrimination, and violence
Yıldırım, “FETÖ’cülerin kendi aralarında haberleşmek için kullandığı ByLock sisteminin bazı milletvekili ile bazı bakanların telefonlarında çıktığı yönünde iddialar oldu. FETÖ ile mücadele bir milli meseledir. FETÖ belası da bizim başımıza biraz böyle geldi. Sayın Başbakanımızın, FETÖ hakkında söylediklerine söylenecek cevap bulamıyorum, yalnızca alkışlıyorum
23-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
Giresun’da FETÖ/PDY soruşturmasında 275 kişi tutuklandı
Provocation to hostility, discrimination, and violence
Giresun Cumhuriyet Başsavcısı Ozan Kaya, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturmalarda kentte bugüne kadar gözaltına alınan şüphelilerden 275’inin tutuklandığını bildirdi. Kaya, yaptığı yazılı açıklamada, FETÖ/PDY üyeliği, yöneticiliği ile 6415 sayılı kanuna muhalefet suçlarından il genelinde 275 şüphelinin tutuklandığını, 133 kişi hakkında adli kontrol, 37 kişi hakkında da yakalama kararı verildiğini belirtti
23-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
FETÖ’nün yaşlı kadının arsasına el koyduğu iddiası
Provocation to hostility, discrimination, and violence
Manisa’nın Yunusemre ilçesinde yaşlı bir kadına ait 6 bin 482 metrekarelik değerli bir arsanın, FETÖ mensuplarınca hazırlanan “tuzak” sayesinde örgüte kazandırıldığı iddia edildi. S, AA muhabirine yaptığı açıklamada, akli dengesi yerinde olmayan annesine ait yaklaşık 4 milyon lira değerindeki arsanın, FETÖ’ye bağışlandığını öğrenince konuyu araştırdıklarını, örgüt üyelerinin annesine Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinden “Akıl sağlığı yerindedir” raporu alarak burayı örgüte kazandırdıklarını tespit ettiklerini anlattı. S, “Bu doktor şu anda Manisa’daki FETÖ operasyonunda tutuklandı. FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında Bank Asya hesaplarında yapılan incelemede bu arsanın 150-200 bin liraya satıldığının tespit edildiğini kaydeden M
23-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
Yatırımın olmadığı bir ülkede kalkınmayı konuşamayız
Provocation to hostility, discrimination, and violence
Şimdi halkım şunu soruyor? Bir referanduma gitsek, desek ki bu darbe girişiminin arkasında kim var? Halkımın vereceği cevap: FETÖ. FETÖ nerede? ABD’de
23-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
‘Halep’teki yardım konvoyuna saldırıdan Esed sorumludur’
Provocation to hostility, discrimination, and violence
15 Temmuz’da Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin, “Türkiye’de demokrasinin, milletin cesareti ve gayreti sayesinde kurtulduğunu” anlatan Erdoğan, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in ABD’den iadesini kesin bir kararlılıkla beklediklerini vurguladı
23-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
Anayasa değişikliği çalışmalarımızı tamamladık
Provocation to hostility, discrimination, and violence
Bugüne kadar 9 toplantı gerçekleştirdiklerini belirten Gül, “Özellikle 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminden sonra oluşan uzlaşma iklimine yakışır şekilde bütün meseleleri yargı başta olmak üzere müzakerelerimizi yaptık
23-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
Eski 1. Sınıf Emniyet Müdürü Mutlu Çelik: FETÖ’cüler terörden değil, vatana ihanetten yargılanmalı
Provocation to hostility, discrimination, and violence
Eski Emniyet Müdürü Çelik, Diriliş Postası’na 15 Temmuz öncesi FETÖ yapılanmasına ve darbe girişimine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. 2015’te İç Güvenlik Yasası’nda FETÖ yapılanmalarının emniyetteki yapılanmalarını temizlemek adı altında bir toptan emeklilik yaşandı. ”Yaşanan olayları sadece FETÖ’ye mâl etmediğini, bunun uluslararası bir oyun olduğunu belirten Çelik şu ifadeleri kullandı, “Ben bu olayı FETÖ diye kısıtlamıyorum. Kısacası bu FETÖ’yü kullanarak yapılan bir savaş. Şu an bu emniyet memurlarının hepsi FETÖ’den cezaevinde. Kısacası, uyuşturucu işinde FETÖ’de PKK’yla işbirliği içinde. Ben PKK’nın uyuşturucusunun FETÖ tarafından yönetildiğini iddia ediyorum ” diye konuştu
23-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
Yeni FETÖ’ler çıkmaması için analiz ve tedbirler gerekli (3)
Provocation to hostility, discrimination, and violence
Türkiye’de çağın en büyük PR ve tanıtım çalışması olarak “beyaz yalanlarla” başlayıp algı yönetimleriyle profesyonel kitle psikolojisi yönetimine kalkışan ve son ana kadar bunda ciddi ölçüde başarılı olan bir kitlenin yukarıdan aşağıya bütün üyelerinin bu örgütlenme ve ilişkiler yumağını bildiğini zannetmiyorum. Örgütün parçası olan çoğu kimse nabzına göre şerbetlenerek ve büyük bir “fanus” içine alınarak oyun sahnesinin içerisinde tutuldu. Her zaman söylenmese de Örgütün içinde olmanın “dünya ve ahiret” için kurtuluş beyyinesi olacağı zihinlerine işlendi.Tek tek bakıldığında gayet iyi, güleryüzlü ve ahlaklı görünen ancak, kitle olduğunda grubun tamamında var olan mütekebbir bir “seçilmişlik” algısı içinde canavarlaşabildiğini ve bir grup psikozu yaşandığını söylemek gerekiyor. Oy oranı %1’lerle ölçülse de bürokrasiye her seviyede yerleşerek özgül ağırlığı hak ettiğinden onlarca kat fazla bir örgütlenme göze çarpıyor. Bu açık oransızlığın, Türkiye demokrasisi ve Türkiye’deki dindar, milliyetçi, solcu, alevi vs. kesimler lehine olmadığı oldukça bariz.Pekiyi bu örgütlenmenin ilk bakışta zannedildiği gibi ülkedeki dindarlar lehine olduğunu söylemek mümkün mü? Bu örgüt hâkim olduğu alanlarda kendisi dışında hiçbir grup veya kimseye bürokrasi, üniversiteler ve hatta ticari sahada bile hayat hakkı tanımamıştı. Açık ayete rağmen (Maide 87) örgüte destek verip vermemesine bakarak yanyana iki esnaftan birinin malının kolaylıkla helalden harama çıkarılabildiği; hâkim oldukları yerlerde doğrudan veya dolaylı müdahalelerle kamu görevlilerinin komisyon üyelikleri gibi en basit görevlere bile girişlerine mani oldukları; kendilerinden olanların önünü her türlü meşru veya gayrı meşru yollarla açtıkları; bürokrasi içinde yükselmeler konusunda hak, hukuk veya haksızlık gibi temel değer ve ahlaki ilkeleri örgütün ilerlemesine engel olan bir “adalet takıntısı” olarak gördükleri; grubun topyekun “ahlak abidesi” olduğu, eğer bir hata veya ahlaksızlık varsa “şahıslara takılmamak” gerektiği; başkalarının hatalarının ise mercek altına alınarak dedikodu, her türlü basın-yayın aracı kullanarak kasten “şuyuu”na yol açıldığı; “Birbirinizin gizli şeylerini araştırmayın…” açık ayetine rağmen mahrem olanları ortaya dökmeyi, arşivlemeyi ve zamanı geldiğinde şantaj olarak kullanmayı hiçbir İslami veya ahlaki ilkeyle bağdaştırmak mümkün değilken tevillerle ve zorlama yorumlarla insanları buna ikna edebiliyorlardı. Belki de çıkarları veya saflıkları dolayısıyla ikna olabiliyorlardı.Herkesin bilip gördüğünden çok daha fazlasını önceden biliyor olmak gibi `ayrıcalıklı olma hissi`, bir süre sonra psikopatik durumlar da ortaya çıkarabiliyor. Bu gruptan bir esnafın, tahminimce elden elden gelen notlar veya kulaktan kulağa aktarılan bilgiler üzerinden öğrendikleriyle, uluslararası politika ve devletlerarası hukuk üzerine baştan sona yanlış bilgileri nasıl da inanarak savunduğunu ve karşısındakileri cehaletle suçladığına şahit olmuştum. Belki bu insanlardan bir kısmı ilahi kaynaklı zannettikleri bilginin “istihbari” olduğunu şimdi anlamış olabilirler. Yine, bol diplomalı bir akademisyenin, başlarındaki kişinin sadece âlim değil, çok büyük bir şair de olduğuna, bir diğerinin ise o kişinin bir defada 500 defa şınav çektiğine; yine bir akademisyenin “abilerinin” Orta Afrika”da bir ülkeyi tamamen İslam’a çevirdiğine başka hiç bir kaynak, bilgi, araştırma ve hüccete ihtiyaç duymadan inanabildiklerine hayretle tanık olmuştum.Sosyo-ekonomik boyutuyla değerlendirildiğinde çoğunluğu muhafazakâr veya milliyetçi ailelerden gelen ülkenin başarılı çocuklarının zihin dünyalarının “sahabe hayatından” çarpıcı örneklerle başlayarak bugün nerelere taşındığını görebiliyoruz. Bu ailelerin hayatlarından İslam’a dair ne varsa yavaş yavaş ve ikna ederek çıkarma sonucuna Türkiye`de hiçbir sol veya Kemalist grup ulaşamazdı. Sözde uzun vadeli İslami hedefler için, İslam`a dair günlük pratiklerden, sembol veya şiarlardan (selam gibi) uzak tutarak onların görünürlüğünü ve toplum hayatındaki izlerini gönüllü olarak kaldırmış oldular. İnsan, kaynak, beyin gücü israfının boyutları başlıbaşına diğer bir makale konusu…Ahlaklı insan yetiştirme iddiasının bir süre sonra birçok benzer yapıdaki gibi  “bizden olan ama daha az ahlaklı” insan tercihine dönüştüğünü; yalanın, hilenin, yolsuzluk ilişkilerinin her ne pahasına olursa olsun `hizmet etme` adıyla İslami yapılara monte edildiğini gördük. “Bataklıklarda üzerlerinden diğerlerinin geçmesi için Alman tankları” olmaya ve bunun için de “dünya ve ahiretlerinden fedakârlık” yapmaya ikna edilen zeki ve fedakâr nesiller ortaya çıkarılırken hiç kimse bunun hangi temel dini referanslara dayandırılabileceğini sorup sorgulamadı bile. Başkalarının sizin adına düşünmesine cevaz vermeyen, vahyin emriyle herkesi kendi alanından ve işinden sorumlu tutan, onlarca defa düşünmeye teşvik eden ayetlerle çelişme veya onları yok sayma pahasına gözleri kapamak sosyal hayatta üyelerinin iyi niyetlerinin sömürüsü üzerine  başlayan talihsiz ve geri dönüşü olmayan yaralar açmış oldu. Öğrencilerime öteden beri  tavsiye ettiğim Eric Hoffer`in ‘Kesin İnançlılar’ kitabını, bütün bunları ne adına ve nasıl göz yumularak yapıldığını anlama adına okuyucularımıza da tavsiye ediyorum.Siyer`den onlarca örnekle “mutlak itaati” değil, düşünme, danışma (meşveret), dayanışma ve doğru olanda yardımlaşmayı emreden bir dinden; kalitesi ne olursa olsun sadece kendisinden olan kişiyle dayanışmayı öngören bir anlayış çıkarmak nasıl oldu da sorgulanmadan kabul görüp toplumun her kesimini sardı. Emaneti ehline teslim etmeye dair hadisler ve örnekler orta yerde apaçık dururken bunun yerine hiyerarşik üstünün ‘bir bildiği vardır’, ‘biz bilmeyiz, görmeyiz büyükler görür’, ‘bir hikmeti vardır’, ‘biz hüsn-ü teville memuruz’ gibi klasik sığınak ve bahaneler oluşturarak soru çalma/verme, kendinden olmayanın sicilini bozma, kendinden olanın önünü açmak için başkalarına farklı iftiralar atmayı (yerine göre radikal, şeriatçı, komünist, kafatasçı, mason, alevi, ahlaki zaaf vs…) meşru görürken İslam`ın iftirayı 2. sıradaki büyük günahlardan gördüğünü hiç dikkate veya ciddiye almaya gerek görmedikleri bir noktaya gelmeleri çok üzücü.Hatta bu tür yapıların, zarar verdikleri insanlar için tevil yaparak, “dünyada çektikleri yerine” öbür tarafta mükafatlandırılacakları gibi `Allah`ın yerine de geçerek karar vermeye` çalışmaları da hayret vericidir. İnsanları bu kıvama getirene kadar zaman içinde ikna etmek ve grup seçilmişliği/yanılmazlığı ve ayrıcalıklılığına ikna etmenin ayrıca sosyolojik bir fenomen olarak başlıbaşına incelemeye muhtaç olduğunu söylemek gerekir.Oluşturdukları hiyerarşik yapıda üstündeki kişiye mutlak itaati, ‘savaş hiledir’ denilen ve Siyerde bir defa kullanılan bir usulü, hayatın her aşamasına taşımayı meşrulaştıran ve ülkedeki bütün diğer insanları bu hilenin muhatabı olarak görebilen; çalınan tek bir ÖSYM sorusuyla sınava giren 2 milyon insanın tercihlerini, yaşayacakları şehirleri ve hayatlarını değiştirmeyi meşru gören ve bütün bunların üzerinde, savaşın ve hilenin bir parçası olarak tevil geliştirebilen bir anlayışa gerçekten tehlikeli bir boyut kazanmıştı.Tek tip yayın propagandasına tabi kalma, tartışma ve eleştiri kültürünün olmaması, mutlak itaat kültürü gibi yanlış metotlar gerçek bir bireysel gelişmeyi tamamen yok eden bir anlayış oluşturdu. Bu veya benzeri bütün yapıların ortak açmazı olarak içinde kalınan “Fanus”tan çıkmayı engellemek üzere oluşturulmuş “sürüden ayrılanı kurt yiyeceği” veya ayrılanın “istifa ettirilerek” ahiretini kaybedeceği imalarıyla kitle psikolojisi ele geçirilmiş oluyordu.  Kişilerin, grup dışına çıkarsa yok olacakları korkusu veya kendini değersiz hissetme veya hissettirme gibi psikolojik baskı oyunlarıyla grup içinde tutma, örgütlü yapıların çoğunda uygulanan ortak metotlar. Hâlbuki, ister çağdaş kriterlerle isterse İslami ölçülerle tartılsın, ferdin değeri, yükümlülük, sorumluluk ve ceza-mükâfat usulleri gruba değil, tamamen şahsa sıkı sıkıya bağlı mikyaslarla ölçülebilir.Yeni gidilen her yerde yaşlı bir kadının gidenleri karşıladığı ve güya rüyasında Peygamberimizi görüp “kardeşlerimi karşılayın” dediği gibi benzeri grup menkıbelerini ve grup mitolojisini üreterek buna inanmak mistik, mitolojik ve ezoterik bir gönüllü büyülenmenin ikna edici araçlarını oluşturur.Yukarıda ifade etmeye çalıştıklarımın çoğu herkesle paylaştığım yaklaşık 20 yıllık tespitlerim… Pekiyi, bu ve benzerleri karşısında doğru, değerlerimize uygun ve hakkaniyete uygun şekilde neler yapılması gerektiğini uzun uzadıya konuşmak gerekmiyor mu? Bu  konuya bir sonraki yazımızda gireceğiz.
23-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
Dumankaya’ya bağlı şirketlere kayyım atandı
Provocation to hostility, discrimination, and violence
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) “himmet” adı altında finansal destek sağlandığı iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında, Anadolu 1. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Kaçakçılık ve Mali Suçlar Soruşturma Bürosu’nca, FETÖ/PDY’ye “himmet” adı altında finansal destek sağlandığı iddiasıyla aralarında Bank Asya çalışanları, FETÖ/PDY yöneticileri ve iş adamlarının da bulunduğu şüphelilere yönelik yürütülen soruşturma sürüyor. Sulh Ceza Hakimliği kararında, dosya kapsamında ifadesi alınan gizli tanıkların, “Dumankaya” isimli firmanın tüm ortakları ile FETÖ/PDY’ye üye oldukları, örgüte finansman sağladıkları yönünde beyanda bulundukları belirtildi. Tüm dosya kapsamında sayılan şüphelilerin terör örgütü FETÖ/PDY’ye üye oldukları, üyeliğin gereğini finansal açıdan yerine getirdikleri, bu örgüte finansal destek sağladıkları kaydedilen kararda, şüpheli Halit Dumankaya’nın oğlu Barış Değer Dumankaya’nın halen firarda olduğu, tüm aramalara rağmen yakalanamadığı, ailesinin gözaltında olduğunu bildiği halde teslim olmadığı vurgulandı. Kararda, Bank Asya müfettişlerince hazırlanan raporda, Dumankaya şirketine ait 1200 çekin sadece bir şubede işlem gördüğünün tespit edildiğinin anlaşıldığı belirtilerek, Dumankaya ailesine bağlı şirketlerin ticari hayatta FETÖ/PDY terör örgütü ile birlikte hareket ettikleri, terörün finansmanını sağladıklarının açık ve net olduğunun belirtildiği aktarıldı. FETÖ/PDY aleyhine deliller toplandıkça mevcut yöneticiler tarafından şirketlerin mal varlıklarının başkalarına devredilebileceği, hatta tamamen satılarak nakde çevrilip yine örgütün amaçları doğrultusunda kullanılabileceği kaydedilen kararda, bu nedenle belirtilen şirketlere 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 13
23-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
FETÖ’nün yaşlı kadının 4 milyonluk arsasına tuzakla el koydu
Provocation to hostility, discrimination, and violence
Manisa’nın Yunusemre ilçesinde yaşlı bir kadına ait 6 bin 482 metrekarelik değerli bir arsanın, FETÖ mensuplarınca hazırlanan “tuzak” sayesinde örgüte kazandırıldığı iddia edildi. S, AA muhabirine yaptığı açıklamada, akli dengesi yerinde olmayan annesine ait yaklaşık 4 milyon lira değerindeki arsanın, FETÖ’ye bağışlandığını öğrenince konuyu araştırdıklarını, örgüt üyelerinin annesine Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinden “Akıl sağlığı yerindedir” raporu alarak burayı örgüte kazandırdıklarını tespit ettiklerini anlattı. S, “Bu doktor şu anda Manisa’daki FETÖ operasyonunda tutuklandı. FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında Bank Asya hesaplarında yapılan incelemede bu arsanın 150-200 bin liraya satıldığının tespit edildiğini kaydeden M
23-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan PKK’ya silah yağdıran ABD’ye uyarı: Terör, teröristle çökertilir mi?
Intolerance (Exaggeration, imposition, distortion)
Provocation to hostility, discrimination, and violence
Erdoğan’ın FETÖ elebaşı Gülen’in iadesi ve ABD’nin PKK’ya desteği üzerine önemli mesajlar verdi. 241 kişinin katili işgalci FETÖ’nün elebaşı Gülen’in 17 yıldır ABD tarafından korunduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı, 17-25 Aralık darbe girişiminden bu yana Obama yönetimine FETÖ’yü anlattığını dile getirerek, şunları söyledi:“FETÖ nerede? ABD’de. ABD’nin talebi üzerine Türkiye’nin darbeci FETÖ’ye ilişkin 85 koli dosya gönderdiğini hatırlatan Erdoğan, Obama yönetiminin süreci bilerek ağırdan aldığını kaydederek, “Bir de 15 Temmuz’dan sonraki süreç var. Türkiye’nin uzun yıllardır ABD ve NATO’nun müttefiki olduğunu ifade eden Erdoğan, buna rağmen ABD’nin FETÖ konusunda iki yüzlü davrandığı belirtirken, Gülen’in iade edilmemesi durumunda izlenecek yol haritasını da açıkladı
23-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
“İmzasız ihbarlara karşı genelge”
Provocation to hostility, discrimination, and violence
İmzasız FETÖ’cü ihbarlarının bürokrasinin en büyük hastalığı olduğunu belirten Yıldırım, birbirini çekemeyenlerin, birbiriyle hesabı olanların, birbirinin yerinde gözü olanların maalesef kimliğini gizleyerek, arkadaşlarını ihbar ettiğini belirtti. Bilgi ve belgeye dayanmaya her türlü mektup yada ihbarın FETÖ ile mücadeleye zarar verdiğini belirten Başbakan Yıldırım, mağduriyetlerin önüne geçmek için genelge yayınlayacağını aktararak, şunları söyledi: “Biz bu yönde ismini yazmayan, kimliğini yazmayan, adresi yeri yurdu belli olmayan ihbarların dikkate alınmaması için bir genelge yapacağız. FETÖ belası da bizim başımıza biraz böyle geldi. ”Yıldırım, ayrıca FETÖ’cülerin haberleşme ağı olan By-Lock isimli programı kullanan milletvekilleri ve bakanların bulunduğu iddialarını da değerlendirdi. FETÖ ile mücadele bir milli meseledir
23-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
Denizli’de FETÖ’nün 2 şirketi TMSF’ye devredildi
Provocation to hostility, discrimination, and violence
Denizli’de Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında ortaklarından biri tutuklanan, diğeri firarda olan iki firma, mahkeme kararıyla Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devredildi. FETÖ/PDY’ye yönelik soruşturma kapsamında tutuklanan Veli Yağcı ile aynı soruşturma kapsamında aranan Abdullah Yağcı’ya ait Üçgül Çorapçılık Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile Eva Nil Tekstil Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin, nisan ayında iflas erteleme başvurusu yapması üzerine mahkeme iki şirkete 18 Ağustos’ta 4 kayyum atadı. Kayyumların istifasını görüşen mahkeme kararında, davacı şirketler Üçgül Çorapçılık ile Eva Nil Tekstil’in yöneticileri ve ortakları Abdullah Yağcı ile Veli Yağcı hakkında Denizli Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ/PDY terör suçundan yapılan soruşturmanın devam ettiği belirtildi. Mahkeme kararında, “FETÖ/PDY terör suçundan dolayı davacı şirketler ve ortakları hakkında soruşturma yürütüldüğünden mahkememizce davacı şirketlere idare ve temsil kayyımı olarak atanan Devrim Ekinci, Canan Ulutürk Akçil, Doç
23-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
CHP, FETÖ ayarlarına dönmeye başladı
Provocation to hostility, discrimination, and violence
Adeta 90 yıllık Mustafa Kemal’in partisinin tekrar fabrika ayarlarına, bir diğer ifade ile FETÖ ayarlarına dönmeye başladığını üzülerek görüyoruz. 17 Aralık’tan sonra yasal hiçbir ayağı olmadığı halde tapeleri yayınlayan, grup toplantılarında Zekeriya Öz’ün iddialarını ortaya koyan ve 90 yıllık tarihine adeta ihanet eden CHP’nin bugün geldiği yerde tekrar KHK’ların iptali başvurusu, Sayın Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları süreci gösterdi ki CHP, FETÖ ile ilgili mücadelemizde bizi yalnız bırakmaya başladı. Fakat bir daha söylüyorum, maddenin ne olacağı, kararın ne olacağından öte Türkiye’nin anamuhalefet partisinin FETÖ ile mücadelemizde konuyu farklı bir mecraya çekmesi, Anayasa Mahkemesine götürmesi terörle arasına mesafe koymama görüntüsü vermesi, bizi üzen taraftır. Nasıl ki PYD ile ilgili ‘sırtımızı oraya dayayalım’ diyenler oldu, PKK ile ilgili ‘terör örgütü değilmiş bunlar’ diyenler oldu, FETÖ ile ilgili de başka zanlara kapı açmasınlar
23-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
Eski Bank Asya Yönetim Kurulu Başkanı Birgili tutuklandı
Provocation to hostility, discrimination, and violence
Sakarya’da Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınan eski Bank Asya Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Birgili tutuklandı
23-09-2016
Diriliş Postası
Sabri İşbilen  
 
CHP’nin üst aklı FETÖ mü?
Intolerance (Exaggeration, imposition, distortion)
Provocation to hostility, discrimination, and violence
Fetullahçı Terör Örgütü’nün 6 Mayıs 2010’da Deniz Baykal’a yönelik kaset komplosuyla iş başına getirilen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 4 Aralık 2013’te ABD’nin Başkenti Washington’un yolunu tuttu. O güne göre şaşırtıcı bir şekilde, FETÖ’nün ülkedeki en güçlü terör yuvalarından Türk Amerikan Birliği temsilcileri ile buluştu.   Kılıçdaroğlu’nun FETÖ’cülerle yaptığı görüşme ile darbe girişiminin ilişkisi olup, olmadığı hala gündeme gelmedi.   FETÖ’cüler, o tarihte Kılıçdaroğlu’na 17-25 Aralık’ı anlattı mı? Anlattıysa, ne gibi pazarlıklar yapıldı?Adaletten bahsetmiyorduFETÖ’nün 17- 25 Aralık darbe girişimi ise katil örgüt ile CHP’nin gizli işbirliğinin gün yüzüne çıkmasına sebep oldu.   O günleri hatırlayalım, bugün FETÖ ve PKK’lı teröristleri korumanın bin bir türlü yolunu arayan, insan hakları ve adalet mesajları veren Kılıçdaroğlu, darbe girişiminde servis edilen montaj kasetlerle ile ilgili hiçbir araştırma yapılamadan kesin hüküm veriyordu. CHP, adaylarını belirlerken FETÖ’nün ne gibi bir dahli oldu? FETÖ tüm militanlarına, CHP’ye oy vermesi yönünde talimat verdi. Erdoğan için beddua seanslarında buluşan FETÖ’cüler, CHP’li belediye başkan adaylarının seçimi kazanması için secde de dualar etti. CHP-HDP ve FETÖ işbirliği her bölgede ortak şekilde çalıştı. FETÖ’nün medya organları, HDP ve CHP’ye oy verilmesi için her türlü manipülatif habere ve köşe yazılarına yer verdi.   7 Haziran sonrası CHP, FETÖ ittifakı yine rahat durmadı. 22 Temmuz’da PKK’nın Ceylanpınar’da yaptığı saldırı ve Güneydoğu’yu hendek, barikat, bununla birlikte EYP’lerle zindana çevirmesi sonrasında CHP, terörle mücadele operasyonlarına mı destek verdi? Yoksa şehitlerin kanlarını siyaset malzemesi yapıp, AK Parti’yi hedef haline getirmek için mi kullandı?FETÖ için ağladılar15 Temmuz işgal girişiminin hazırlanış sürecine de yoğunlaşmalıyız. 17-25 Aralık darbe girişimi sonrası 15 Temmuz’u hazırlayan FETÖ’cü kadroları kimler korudu? FETÖ’ye finans sağlayan kurumlara bir bir kayyum atanırken, bu kararlara karşı kim direndi? Mesela CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal,  İpek Holding’e kayyum atanması sonrası canlı yayında ağlamadı mı? FETÖ’nün en büyük finans kaynağı olan Bank Asya’ya destek olmak için FETÖ’cü kanalları gezmemiş miydi?  CHP İstanbul Milletvekili İrancı Eren Erdem, FETÖ’nün MİT TIR’ları ile ilgili sahte belgelerini, Türkiye’yi DAEŞ’e destek vermekle suçlamak için kullanmadı mı?  CHP Grup danışmanı Muhammed Çakmak’ı da unutmayalım. CHP 15 Temmuz darbe girişiminin zeminini FETÖ’cü teröristlerle birlikte hazırladı. Ortaya çıkan tablo, CHP’nin her türlü eylem ve söyleminde FETÖ’nün olduğu ortaya koyuyor.    Bugünde CHP’nin hedefi yine FETÖ’cü kadroları korumak
23-09-2016
Diriliş Postası
Yücel Oğurlu  
 
Yeni FETÖ’ler çıkmaması için analiz ve tedbirler gerekli (3)
Provocation to hostility, discrimination, and violence
Türkiye’de çağın en büyük PR ve tanıtım çalışması olarak “beyaz yalanlarla” başlayıp algı yönetimleriyle profesyonel kitle psikolojisi yönetimine kalkışan ve son ana kadar bunda ciddi ölçüde başarılı olan bir kitlenin yukarıdan aşağıyabütün üyelerinin bu örgütlenme ve ilişkiler yumağını bildiğini zannetmiyorum. Örgütün parçası olan çoğu kimse nabzına göre şerbetlenerek ve büyük bir “fanus”içine alınarak oyun sahnesinin içerisinde tutuldu. Her zaman söylenmese de Örgütüniçinde olmanın “dünya ve ahiret” için kurtuluş beyyinesi olacağı zihinlerine işlendi.Tek tek bakıldığında gayet iyi, güleryüzlü ve ahlaklı görünen ancak, kitle olduğunda grubun tamamında var olan mütekebbir bir “seçilmişlik” algısı içinde canavarlaşabildiğini vebir grup psikozu yaşandığınısöylemek gerekiyor. Oy oranı %1’lerle ölçülse de bürokrasiye her seviyedeyerleşerek özgül ağırlığı hak ettiğinden onlarca kat fazla bir örgütlenme göze çarpıyor.Bu açık oransızlığın, Türkiye demokrasisi ve Türkiye’deki dindar, milliyetçi, solcu, alevivs. kesimlerlehine olmadığı oldukça bariz.Pekiyi bu örgütlenmenin ilk bakışta zannedildiği gibi ülkedeki dindarlar lehine olduğunu söylemek mümkün mü? Bu örgüt hâkim olduğu alanlarda kendisi dışında hiçbir grup veya kimseye bürokrasi, üniversiteler ve hatta ticari sahada bile hayat hakkı tanımamıştı. Açık ayete rağmen (Maide 87) örgüte destek verip vermemesine bakarak yanyana iki esnaftan birinin malının kolaylıkla helalden harama çıkarılabildiği; hâkim oldukları yerlerde doğrudan veya dolaylı müdahalelerle kamu görevlilerinin komisyon üyelikleri gibi en basit görevlere bile girişlerine mani oldukları; kendilerinden olanların önünü her türlü meşru veya gayrı meşru yollarla açtıkları; bürokrasi içinde yükselmeler konusunda hak, hukuk veya haksızlık gibi temel değer ve ahlaki ilkeleri örgütün ilerlemesine engel olan bir “adalet takıntısı” olarak gördükleri; grubun topyekun“ahlak abidesi” olduğu, eğer bir hata veya ahlaksızlık varsa “şahıslara takılmamak” gerektiği; başkalarının hatalarının ise mercek altına alınarak dedikodu, her türlü basın-yayın aracı kullanarak kasten “şuyuu”na yol açıldığı; “Birbirinizin gizli şeylerini araştırmayın…”açık ayetine rağmen mahrem olanları ortaya dökmeyi, arşivlemeyi ve zamanı geldiğinde şantaj olarak kullanmayı hiçbir İslami veya ahlaki ilkeyle bağdaştırmak mümkün değilken tevillerle ve zorlama yorumlarla insanları buna ikna edebiliyorlardı. Belki de çıkarları veya saflıkları dolayısıyla ikna olabiliyorlardı.Herkesin bilip gördüğünden çok daha fazlasını önceden biliyor olmak gibi `ayrıcalıklı olma hissi`, bir süre sonra psikopatik durumlar da ortaya çıkarabiliyor. Bu gruptan bir esnafın, tahminimce elden elden gelen notlar veya kulaktan kulağa aktarılan bilgiler üzerinden öğrendikleriyle, uluslararası politika ve devletlerarası hukuk üzerine baştan sona yanlış bilgileri nasıl da inanarak savunduğunu ve karşısındakileri cehaletle suçladığına şahit olmuştum. Belki bu insanlardan bir kısmı ilahi kaynaklı zannettikleri bilginin “istihbari” olduğunu şimdi anlamış olabilirler. Yine, bol diplomalı bir akademisyenin, başlarındaki kişinin sadece âlim değil, çok büyük bir şair de olduğuna, bir diğerinin ise o kişinin bir defada 500 defa şınav çektiğine; yine bir akademisyenin “abilerinin” Orta Afrika”da bir ülkeyi tamamenİslam’a çevirdiğine başka hiç bir kaynak, bilgi, araştırma ve hüccete ihtiyaç duymadan inanabildiklerine hayretle tanık olmuştum.Sosyo-ekonomik boyutuyla değerlendirildiğinde çoğunluğu muhafazakâr veya milliyetçi ailelerden gelen ülkenin başarılı çocuklarının zihin dünyalarının “sahabe hayatından” çarpıcı örneklerle başlayarak bugün nerelere taşındığını görebiliyoruz. Bu ailelerin hayatlarından İslam’a dair ne varsa yavaş yavaş ve ikna ederek çıkarma sonucuna Türkiye`de hiçbir sol veya Kemalist grup ulaşamazdı. Sözde uzun vadeli İslami hedefler için,İslam`a dair günlük pratiklerden, sembol veya şiarlardan (selam gibi) uzak tutarak onların görünürlüğünü ve toplum hayatındaki izlerinigönüllü olarak kaldırmış oldular. İnsan, kaynak, beyin gücü israfının boyutları başlıbaşına diğer bir makale konusu…Ahlaklı insan yetiştirme iddiasının bir süre sonra birçok benzer yapıdaki gibi  “bizden olan ama daha az ahlaklı” insan tercihine dönüştüğünü; yalanın, hilenin, yolsuzluk ilişkilerinin her ne pahasına olursa olsun `hizmet etme` adıyla İslami yapılara monte edildiğini gördük. “Bataklıklarda üzerlerinden diğerlerinin geçmesi için Alman tankları” olmaya ve bunun için de “dünya ve ahiretlerinden fedakârlık” yapmaya ikna edilen zeki ve fedakâr nesiller ortaya çıkarılırken hiç kimse bunun hangi temel dini referanslara dayandırılabileceğini sorup sorgulamadı bile. Başkalarının sizin adına düşünmesine cevaz vermeyen, vahyin emriyleherkesi kendi alanından ve işinden sorumlu tutan, onlarca defa düşünmeye teşvik eden ayetlerle çelişme veya onları yok sayma pahasına gözleri kapamak sosyal hayatta üyelerinin iyi niyetlerinin sömürüsü üzerine  başlayan talihsiz ve geri dönüşü olmayan yaralar açmış oldu. Öğrencilerime öteden beri  tavsiye ettiğim EricHoffer`in ‘Kesin İnançlılar’ kitabını, bütün bunları ne adına ve nasıl göz yumularak yapıldığını anlama adına okuyucularımıza da tavsiye ediyorum.Siyer`den onlarca örnekle “mutlak itaati” değil, düşünme, danışma (meşveret), dayanışma ve doğru olanda yardımlaşmayı emreden bir dinden; kalitesi ne olursa olsun sadece kendisinden olan kişiyle dayanışmayı öngören bir anlayış çıkarmak nasıl oldu da sorgulanmadan kabul görüp toplumun her kesimini sardı. Emaneti ehline teslim etmeye dair hadisler ve örnekler orta yerde apaçık dururken bunun yerine hiyerarşik üstünün ‘bir bildiği vardır’, ‘biz bilmeyiz, görmeyiz büyükler görür’, ‘bir hikmeti vardır’, ‘biz hüsn-ü teville memuruz’ gibi klasik sığınak ve bahaneler oluşturarak soru çalma/verme, kendinden olmayanın sicilini bozma, kendinden olanın önünü açmak için başkalarına farklı iftiralar atmayı (yerine göre radikal, şeriatçı, komünist, kafatasçı, mason, alevi, ahlaki zaaf vs…) meşru görürken İslam`ın iftirayı 2. sıradaki büyük günahlardan gördüğünü hiç dikkate veya ciddiye almaya gerek görmedikleri bir noktaya gelmeleri çok üzücü.Hatta bu tür yapıların, zarar verdikleri insanlar için tevil yaparak,“dünyada çektikleri yerine” öbür tarafta mükafatlandırılacakları gibi `Allah`ın yerine de geçerek karar vermeye` çalışmaları da hayret vericidir. İnsanları bu kıvama getirene kadar zaman içinde ikna etmek ve grup seçilmişliği/yanılmazlığı ve ayrıcalıklılığına ikna etmenin ayrıca sosyolojik bir fenomen olarak başlıbaşına incelemeye muhtaç olduğunu söylemek gerekir.Oluşturdukları hiyerarşik yapıda üstündeki kişiye mutlak itaati, ‘savaş hiledir’ denilen ve Siyerdebir defa kullanılan bir usulü, hayatın her aşamasına taşımayı meşrulaştıran ve ülkedeki bütün diğer insanları bu hilenin muhatabı olarak görebilen; çalınan tek bir ÖSYM sorusuyla sınava giren 2 milyon insanın tercihlerini, yaşayacakları şehirleri ve hayatlarını değiştirmeyi meşru gören ve bütün bunların üzerinde, savaşın ve hilenin bir parçası olarak tevil geliştirebilen bir anlayışa gerçekten tehlikeli bir boyut kazanmıştı.Tek tip yayın propagandasına tabi kalma, tartışma ve eleştiri kültürünün olmaması, mutlak itaat kültürü gibi yanlış metotlar gerçek bir bireysel gelişmeyi tamamen yok eden bir anlayış oluşturdu. Bu veya benzeri bütün yapıların ortak açmazı olarak içinde kalınan “Fanus”tan çıkmayı engellemek üzere oluşturulmuş “sürüden ayrılanı kurt yiyeceği” veya ayrılanın “istifa ettirilerek” ahiretini kaybedeceği imalarıyla kitle psikolojisi ele geçirilmiş oluyordu.  Kişilerin, grup dışına çıkarsa yok olacakları korkusu veya kendini değersiz hissetme veya hissettirme gibi psikolojik baskı oyunlarıyla grup içinde tutma, örgütlü yapıların çoğunda uygulanan ortak metotlar. Hâlbuki, ister çağdaş kriterlerle isterse İslami ölçülerle tartılsın, ferdin değeri, yükümlülük, sorumluluk ve ceza-mükâfat usulleri gruba değil, tamamen şahsa sıkı sıkıya bağlı mikyaslarla ölçülebilir.Yeni gidilen her yerde yaşlı bir kadının gidenleri karşıladığı ve güya rüyasında Peygamberimizi görüp “kardeşlerimi karşılayın” dediği gibi benzeri grup menkıbelerini ve grup mitolojisini üreterek buna inanmak mistik, mitolojik ve ezoterik bir gönüllü büyülenmenin ikna edici araçlarını oluşturur.Yukarıda ifade etmeye çalıştıklarımın çoğu herkesle paylaştığım yaklaşık 20 yıllık tespitlerim…Pekiyi, bu ve benzerleri karşısında doğru, değerlerimize uygun ve hakkaniyete uygun şekilde neler yapılması gerektiğini uzun uzadıya konuşmak gerekmiyor mu?Bu  konuya bir sonraki yazımızda gireceğiz.
23-09-2016
Diriliş Postası
Ferhat Ersin  
 
Bu adamlar kimin adamıydı, şimdi neredeler?
Intolerance (Exaggeration, imposition, distortion)
Attack on rights and dignity (cursing, insulting, humiliating)
Provocation to hostility, discrimination, and violence
FETÖ için bizi cüppesini giymekle tehdit etmesi, tuz biber oldu hepsinin üstüne… 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yaptığı açıklama ise “Yuh!. O gece anlamış FETÖ’nün silahlı terör örgütü olduğunu!. 7 Şubat MİT darbesi, MİT tırlarının durdurulması, 17-25 Aralık darbe girişimleri onun için olağan şeylermiş yani!. “Reis” dediği adamın “Bunlar terörist, bunlar Haşhaşi!. Hâlâ dava arkadaşlarına değil de FETÖ’ye inanıyormuş 15 Temmuz’a kadar? Sürekli başımıza kaktığı 50 yıllık siyaset hayatının finalini böyle yapmamalıydı!