Provocation to hostility, discrimination, and violence
Diyanet İşleri Başkanlığınca bu yıl 9’uncusu düzenlenen Avrasya İslam Şurasının sonuç bildirgesinde, Fetullahçı Terör Örgütü’nün, (FETÖ), İslam’ın inanç, ibadet ve ahlak esaslarını özünden kopararak tahrif ettiği, İslami kavramların içini boşalttığı tescillenen FETÖ’nün, gerçekte dini bir cemaat olarak nitelenemeyeceği hususunda fikir birliğine varıldığı belirtildi. Görmez, 33 ülke ve topluluktan 120 temsilcinin katılımıyla gerçekleştirilen şurada, FETÖ, DAEŞ gibi terör yapılarının ele alındığını, FETÖ’nün özellikle Avrasya coğrafyasında çeyrek asırdır sistematik bir şekilde yayılmasının ve değişik sektörlerdeki etki gücü, dini söylemleri ve yol açtığı yıkımın detaylı olarak değerlendirildiğini anlattı. Rusya’dan Kafkasya’ya, Türk Cumhuriyetlerinden Balkanlara kadar geniş bir coğrafyada hizmet veren dini kurumların, darbe girişimine karşı ortak bir tavır almasının önemine değinen Görmez, “Avrasya İslam Şurası üyeleri FETÖ tarafından 15 Temmuz’da gerçekleştirilen kanlı darbe ve hain işgal girişimiyle ilgili derin teessürlerini ve üzüntülerini, bu mücadelede Aziz Türk Milletinin yanında olduklarını açıkça ifade etmişlerdir. Bildirgede, başlangıçta bir hizmet hareketi olarak yola çıktığı iddia edilse de zamanla tamamen kirli ilişkiler ağının bir parçası olarak İslam dinini ve değerlerini istismar aracı olarak kullandığı, hedefine ulaşmak için her türlü yolu mubah gördüğü, İslam’ın inanç, ibadet ve ahlak esaslarını özünden kopararak tahrif ettiği, İslami kavramların içini boşalttığı tescillenen FETÖ’nün, gerçekte dini bir cemaat olarak nitelenemeyeceği hususunda fikir birliğine varıldığı ve dini bilgi kaynakları şaibeli olan, İslam ümmetinin vahdetini parçalayan, kul hakkı ve kamu hukukuna tecavüz eden, zekat ve sadaka gibi ibadetleri suistimal eden, diyalog adına kelime-i tevhidi parçalayan, din kisvesi altında kamufle olmuş bir güç, çıkar, istismar ve terör örgütü olduğu vurgulandı. FETÖ’nün, Doğu Bloku’nun dağılmasının ardından Avrasya coğrafyasında ortaya çıkan eğitim boşluğunu doldurma ve sözde Anadolu’nun Müslüman kimliğini o bölgelere taşıma söylemiyle okullar açarak çeşitli faaliyetlerde bulunduğunun altı çizilen bildirgede, FETÖ’nün, kurduğu müesseselerle bir projenin ürünü olan gizli siyasi emellerini hayata geçirmenin bir aracı haline geldiği aktarıldı. Bildirgede, FETÖ’nün, adı geçen coğrafyalarda yaşayan insanlara doğru bir din anlayışı ve eğitimi götürmeyerek, sadece onları hayal kırıklığına uğratmakla kalmadığı, aynı zamanda onların maneviyatlarını diri tutacak İslam’a dönük beklentilerini, umutlarını boşa çıkartıp çarpıtılmış bir din söyleminin öncüsü olduğu ifade edilerek, “Yaşanan bu acı tecrübelerden sonra bu yapı içinde samimi duygularla yer alan veya sempati duyan pek çokları pişman olarak bu yapıyla ilişkilerini kesmiştir. Bu radikal yapılar karşısında ise hoşgörü, sevgi, barış ve diyalog gibi kavramlar vasıtasıyla FETÖ, ‘ılımlı İslam’ takdimi ile kendilerine zemin oluşturmuştur