Provocation to hostility, discrimination, and violence
15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan 75 sanıklı Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) “çatı davası”nı karara bağlayan Ankara 4. Gerekçeli kararda, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün nihai amacının devleti tüm kurumlarıyla ele geçirip anayasal düzeni değiştirmek, sanık Fetullah Gülen’in “kainat imamı” olduğu, cemaat zümre egemenliğine dayalı teokratik totaliter rejim kurmak olduğu belirtildi. Örgüt ideolojisi doğrultusunda verilen eğitimle “altın nesil” adı verilen, örgüt elebaşı ve örgüte mutlak itaatle bağlı olan, örgüt liderinin emirlerini sorgulamadan yerine getiren mensuplar yetiştirildiği anlatılan kararda, örgüt militanı haline gelen örgüt mensuplarının devlet kurumlarına yerleşmesi sağlanarak, devletin tüm stratejik kurumlarında kadrolaşmaya gidildiği ve devlet içerisinde paralel devlet yapılanması oluşturulduğu vurgulandı. Örgüt ideolojisinde güç dengesinin örgüt lehine döndüğünde devleti ele geçirmek için harekete geçilmesinin öngörüldüğüne yer verilen kararda, “güç dengesini ele geçirdiğini düşünen FETÖ/PDY’nin emniyet, adliye ve medya yapılanmasının, 2006’dan itibaren planlı ve sistemli iş birliğiyle kamu kurumlarında kitlesel tasfiyelere neden olan operasyon ve soruşturmalara başladığı” kaydedildi. Kararda, FETÖ/PDY örgüt mensuplarınca örgütün amaçlarını gerçekleştirmek için 2006-2013 arasında anayasayı ihlal suçunu oluşturmaya yeterli ve elverişli olduğu “araç suçlar” işlendiği ifade edildi. ”Kararda, FETÖ/PDY mensuplarınca işlenen “anayasayı ihlal” suçu yönünden araç suç niteliğindeki bir diğer suçun ise “yağma ve yağmaya teşebbüs” olduğu ifade edildi. Gerekçeli kararda, “FETÖ/PDY örgüt mensuplarınca 17/25 Aralık 2013 tarihlerinde gerçekleştirilen hükümeti yıkmaya teşebbüs eylemlerinin, anayasayı ihlal suçu yönünden vahim bir araç suç olarak görülebileceği” belirtilerek, “esasında örgütün bu eylemlerle siyasi ve ekonomik kriz ve kaos ortamı oluşturarak hükümeti iş göremez hale getirip istifaya zorladığı” vurgulandı. Yukarıda anlatılan eylemlere katılan yargı emniyet ve jandarmada personeli FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile bağlantılı olduklarından mesleklerinden ihraç edilmişler, haklarında aralarında örgüt lideri ve örgütün medya mensuplarının da bulunduğu birçok kişi ile birlikte haklarında ilgili suçlardan kamu davaları açılmıştır. Ağır Ceza Mahkemesi, dava sonucunda eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, kapatılan Zaman gazetesi eski İmtiyaz Sahibi Alaeddin Kaya, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen’in halasının oğlu Kazim Avcı’yı “anayasayı ihlale teşebbüs” suçundan “ağırlaştırılmış müebbet”, Gülen’in avukatlarından Abdülkadir Aksoy, avukat Ali Çelik ve iş adamı Dilaver Azim’i “silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçundan 10 yıl 6’şar ay hapse çarptırmıştı. Mahkeme, yargılama sırasında ölen bir sanık hakkındaki davayı düşürmüş, örgüt elebaşı Fetullah Gülen, Ekrem Dumanlı, Hamdi Akın İpek ve Adil Öksüz’ün de arasında bulunduğu sanıklar hakkındaki kamu davasını ayırmıştı. Sanık Alaeddin Kaya’nın da örgüt elebaşı Gülen’in en çok güvendiği danışmanı ve sözcüsü, bu rolüyle örgütün üst düzey yöneticilerinden olduğu vurgulandı. FETÖ elebaşı Gülen’in akrabası ve örgüt yöneticilerinden Kazim Avcı’nın ise örgütün mahrem hizmetlerinden sayılan eğitim yapılanması sorumlusu olduğu, daha sonra örgütün tayin heyetinde yer aldığı belirtildi. Karaca’nın doğrudan örgüt elebaşı Gülen’den talimat aldığı hatırlatılan gerekçeli kararda, bu kapsamda Karaca ile Gülen arasında geçen bir telefon görüşmesine yer verildi. Dijital materyallere ilişkin inceleme raporlarında, Karaca’nın Gülen’in fotoğrafları, video kayıtları, çok sayıda sohbet ve sözde vaazlarına ait video kayıtlarının tespit edildiğine işaret edilen kararda, Karaca’nın mahkeme huzurundaki savunmasında da FETÖ’yü cemaat veya hizmet hareketi olarak adlandırdığı aktarıldı. FETÖ’nün medya yapılanmasının sistemli ve planlı bir şekilde örgütün emniyet ve adliye yapılanmasıyla hareket ederek örgüt elebaşının talimatları doğrultusunda hareket ettiği vurgulanan kararda, Karaca’nın da bu sürecin aktörlerinden olduğu yer aldı. Sanıklar İşbilen, Kaya, Avcı ve Karaca’nın örgüt elebaşı Gülen ile doğrudan irtibatlı oldukları, onunla doğrudan görüşebilen sınırlı sayıdaki örgüt yöneticilerinden oldukları vurgulandı