Attack on rights and dignity (cursing, insulting, humiliating)
Provocation to hostility, discrimination, and violence
FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, bu yapılanmanın Türkiye’de itibarı ve etkinliği kalmadı. Münferit olarak gönül bağı olanlar, “darbenin Fetö’nün yapmadığına, cemaati iftirayla Türk toplumunun gözünden düşürüldüğüne” inananlar elbette var. Fakat Fetö, özelikle yurt dışında faaliyetini sürdürmek için elinden geleni yapıyor. Sosyal medyada hükümet-dershane krizinden beri “Fetö’nün sanal lejyonerleri” var. Fuat Avni, Emre Uslu, Tuncay Opçin, Önder Aytaçgibi Fetö’nün sanal lejyonerleri, o tarihten itibaren antiErdoğan tweetleri atmakla meşgul. Bu Fetö’nün sanal lejyonerlerinin başlıca görevi, Türkiye’nin itibarını sıfırlamaya çalışmak ve Batı’ya “Türkiye’yi adam yerine koymayın, Türkiye’nin aleyhinde ne varsa elinizden geleni yapın” mesajı vermek. Asıl görevleri, “ülkeyi aşağılamak, Batı’yı Türkiye’ye karşı harekete geçirmek” olan profesyonel Fetö lejyonerleri, bu görevleriyle yaranmak istedikleri yerleri etkileyebiliyorlar mı? Hiç de etkileri yok, tıpkı Fetö’nün Batı’da artık etkisi olmadığı gibi. Aslında ne Fetö’nün, ne de Emre-Tuncay-Önder üçlüsü benzerleri gibi kendi kendilerine “durumdan vazife çıkaranların” ABD ve AB nezdinde ağırlıkları yok. FETÖ ARTIK BATI’DA DA ETKİLİ DEĞİL Hatta Fetö, gerçekte baş ağrısı onlar için. Özellikle ABD’nin Fetö’ye ne gibi kıskaçlarla kuşattığını Pensilvanya’dakiler iyi biliyor. Ancak kimi konularda Fetö’ye sahip çıkıldığı havası olduğu da inkar edilemez. Fakat Türkiye’ye yönelik “Gazetecilerin içeride olması, basın özgürlüğünün engellenmesi” eleştirileri gibi genel bir eleştiri içinde yer alıyorlar Fetö mensupları. Daha doğrusu Fetöcüler, bu eleştirilerin içinde yer aldıkları algısını vermeye çaba gösteriyorlar. Batı’nın standart “Gazeteciler tutuksuz yargılanmalı” vurgusu içinde yer almaları, Batı’nın Fetö mensuplarını özellikle kollaması anlamasına gelmiyor. Aslında Batı’nın vurguladığı gazetecilerin içinde Fetö’ye mensup olanların kast edilmediğini kendileri de biliyorlar. Batı’nın Fetö davaları içinde yer alan gazetecilerin içinde ilgileneceği tek kişi belki de Ahmet Altan. Ancak başarılı olunamadığı için, “işini becerememiş, Türkiye’de gücünü yitirmiş” Fetö’ye artık sahip çıkan yok. Peki Batı’nın genel bir “Gazeteciler tutuklanmasın” eleştirisinde dahi özel bir vurgusu olmayan Fetö’ye Batı’nın sahip çıktığı inancı Türkiye’de neden bu kadar yangın. Birincisi, Fetöcüler sosyal medyada Türkiye’nin karşısında Batı’nın yanında göründükleri için. Çoğu “Fetöcülerin eski kankaları” olan “sonradan Reisçi” kimi lejyonerlerin “ABD-AB Fetö’nün ardında”yaygaraları koparmaları asıl yaygınlığı sağlayan. Kimi “yıllarca Ekrem Dumanlı’nın peşinden koşmuş”, kimi “Emre Uslu’nun eski oda arkadaşı”, kimi “Gülen’in vaazlarını dinlerken çorbasına göz yaşı dökmüş”, kimi “Önder Aytaçlara sitesinde yazı yazdırmış” kişiler, Fetö’nün sanal lejyonerlerinin yaymaya çalıştığı “Batı Fetö’ye sahip çıkıyor” algısına büyük katkıda bulundular. Şimdi artık Fetö karşıtı olmalarına rağmen, “Acaba bunlar gerçekte Fetö’ye çalışan kriptolar mı?” kuşkusu bile uyandırdılar. Üstelik bununla da kalmadılar, gözlerini Ak Parti’ye dikerek “Fetö’cü Ak Partili avına” çıktılar. Çok sevdikleri Reis’in önem verdiği kimi isimleri bile Fetöcülükle itham etmeye kalktılar. Bu olaylar çığırından çıkınca, Erdoğan’da “Fetö’den dönmelere” karşı ciddi bir kuşku uyandı ve “Kimse benim adıma racon kesemez”çıkışı yaptı. Fakat şantaj huyundan vazgeçmeyen biri, Erdoğan’ın uzun yıllardır en yakınında olan bir işadamına Fetöcülükle şantaj yapmaya kalkınca duvara tosladı ve durumu Reis’e iletmemesi için yalvar yakar özürler diledi. Eski Fetö’den dönme karşıt lejyonerlerin abartılı bir ciddiyetle laf yetiştirmeleri, komplo teorileri üretmeleri, gerçekte tesiri düşük olan Fetö’yü neredeyse “Dünyayı yöneten güçler” gibi sunmaları, önüne geleni “Fetö’cü-kriptocu” ilan etmeleri olmasa, Fetö’nün sanal lejyonerlerini ciddiye alan yok. Fetö’nün bir de eski Fetö medyasında çalışanlardan oluşma orta halli sanal medyası var. Tarık Toros, Adem Yavuz Arslan, Ekrem Dumanlı gibi firari Fetö mensupları, makale, inceleme, analiz adı altında hapishanedeki Fetö mensuplarının ne kadar çile çektiklerini, işkence gördüklerini dile getirerek “Türkiye’de zulüm var” tezini ortaya koymaya çalışıyorlar. 15 Temmuz darbe girişimini aslında Fetö’nün yapmadığı da sıkça işleniyor yazılarda. Bir de Fetö diyen Hürriyet’e, Sözcü’ye, Cumhuriyet’e, Odatv’ye sitemler yer alıyor. Düne kadar yanlarında bildikleri anlı şanlı bazı isimlerin, yargısı süren davalarda cemaate Fetö demeleri, “bilseydik Zaman gazetesinde yazmazdık” diye savunma yapmaları Fetöcüleri hayli kızdırıyor. Çünkü o şatafatlı isimlerin “onca para almalarına, itibar görmelerine”rağmen bugün cemaate Fetö demeleri, ayakta tutmaya çalıştıkları az sayıdaki kitleyi, hapishanedekileri, yargılananları olumsuz etkiliyor. FETÖ’DEN ALİ BULAÇ’A ÖFKE, AHMET ALTAN’A SAYGI Fetö’nün sosyal medya dervişlerinden ve Cemil Barlas’a ait Haberx’in eski yazarlarından Rauf Atilla Polat o hayal kırıklığını ve öfkeyi şöyle anlatıyor. Ayrıca Bulaç, savunmasında FETÖ diyor, yani terörist kelimesini kullanıyor. Ama biri, FETÖ uydurma hikayesinin içine dahi girmeden evrensel bir hukuk savunması yaptı. ” Dini kullanan Fetö, şu an Ali Bulaç'ın değil Ahmet Altan’ın savunmasıyla teselli buluyor