Intolerance (Exaggeration, imposition, distortion)
Attack on rights and dignity (cursing, insulting, humiliating)
Provocation to hostility, discrimination, and violence
FETÖ kumpaslarından olan Balyoz, Ergenekon, Poyrazköy ve Askeri Casusluk davalarında 607 kişi yargılandı. KAYSERİ’DEKİ SORUŞTURMA İLK ADIMDI FETÖ’nün kumpaslarından birine maruz kalan ve yıllarını hapislerde geçiren isimlerden birisi de Ahmet Zeki Üçok’tu. Bundan yaklaşık 11 yıl önce, Hava Kuvvetleri Başsavcısı Ahmet Zeki Üçok, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un, “Kayseri soruşturmasını sonuçlandırabilseydik bugün başımıza gelen Balyoz, Askeri Casusluk benzeri davaları önleyebilirdik” dediği Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisindeki FETÖ yapılanmasına ilişkin ilk soruşturmayı başlattı. Aslında ilk ve son soruşturma desek daha doğru olacak, çünkü Üçok’un bu soruşturmada yaşadıklarından sonra görevsizlik kararı verilip, dosya firari FETÖ’cü eski savcı Zekeriya Öz’e gönderildi. Üçok, TSK içerisindeki FETÖ yapılanmasına ilişkin olarak ilk defa somut hukuki deliller ortaya koymuştu. Işık evlerinde yetiştirilip TSK içerisine yerleştirilen FETÖ üyesi üç astsubayı tespit etmiş ve dört farklı avukat huzurunda verdikleri ifadeler ile FETÖ’nün TSK içerisinde yürüttüğü faaliyetleri, belgeleri ile ortaya çıkarmıştı. Hava Ulaştırma Üs Komutanlığında görevli Işık evlerinde yetiştirilip TSK içerisine sokulan üç astsubayın, FETÖ üyesi ağabeylerinin talimatıyla astsubay olduklarını tespit etmişti. Soruşturmada, astsubayların Kayseri’ye geldikten sonra yine mahrem ağabeylerinin buldukları evde oturmaya başladıklarını, üç farklı mahrem imam ağabeyin üçer aylık periyotlarla evlerine gelerek, akşamları Fetullah Gülen’in kitaplarını okuyup kendilerini eğittikleri ortaya çıkmıştı. ÖRGÜTÜN TSK İÇİNDEKİ YAPILANMASI GÖZLER ÖNÜNE SERİLMEYE BAŞLANDI Soruşturmada ortaya çıkan bilgiler, FETÖ’nün TSK içinde nasıl köklendiğini gözler önüne seriyordu. Üçok’un soruşturması kapsamında; FETÖ’nün “mahrem imam ağabeylerinin” talimatlarıyla TSK personelini, “Alevi-Sünni, namaz kılan, oruç tutan, Atatürkçü, milliyetçi, muhafazakar, kadın düşkünü” gibi ifadelerle fişledikleri, gizlilik dereceli askeri emirleri çaldıkları, “mahrem imam ağabeylerinin” hazırladıkları sahte emirleri amirlerinin şifrelerini kullanarak TSK resmi yazışma sistemine soktuklarını ve TSK’ni Ergenekon gibi sözde terör örgütleri ile ilişkilendirmeye çalıştıklarını, mahrem ağabeyleri ile ilişkileri anlaşılmasın diye evlerinin yakınında bulunan büfedeki ankesörlü telefon ile iletişim kurduklarını belgeleri ile tespit edildi. SORUŞTURMANIN KAPATILMASI İÇİN ADİL ÖKSÜZ GÖREVLENDİRİLDİ 2000’li yılların başında anlatılan, halka pazarlanmaya çalışılan “Gülen Cemaati” ile Ahmet Zeki Üçok’un Kayseri’de tespit ettiği FETÖ’nün gerçek yüzleri örtüşmüyordu. Üçok’un yürüttüğü soruşturma kapsamında Kayseri’de yakalanan FETÖ üyesi üç astsubayın, aralarında Ankara Adli Tıp, GATA, Kayseri Erciyes Üniversitesi gibi farklı kurumlarda görevli 17 farklı doktor tarafından hazırlanan darp, cebir, psikolojik baskı olmadığına dair 34 resmi doktor raporu olmasına rağmen başka bir kampanya başlatıldı. FETÖ, üç astsubayın ifadesini yok saydırmak için, ifadelerin Dünya hukuk ve tıp tarihinde hiç duyulmamış bir şekilde “Hipnozla İşkence” edilerek alındığı ileri sürdü ve tüm FETÖ medyasında aylarca linç kampanyası yürütüldü. ÜÇOK TUTUKLANDI Ahmet Zeki Üçok hakkında, üç astsubaya “Hipnozla İşkence” yaptığı iddiası ile Kayseri Emniyet Müdürlüğündeki FETÖ üyesi polisler tarafından soruşturma başlatıldı. Kayseri’deki FETÖ üyesi savcılar tarafından dava açıldı. Kayseri’deki FETÖ üyesi hakimler tarafından görülen dava sırasında İstanbul Adli Tıp’a gönderilen üç astsubay hakkında, FETÖ üyesi adli tıp uzmanları tarafından “Hipnozla İşkence yapıldığına dair herhangi bir emare bulunamamıştır. FETÖ üyesi hakimler tarafından Üçok’a, üç astsubaya “Hipnozla İşkence” yapmak suçundan, 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi ve üstüne o sırada Hasdal Askeri Cezaevinde tutuklu olmasına rağmen kaçma tehlikesi var diye tekrar tutuklama kararı verildi. Ceza Dairesinin FETÖ üyesi hakimleri tarafından onandı. Üçok, FETÖ kumpasıyla mahkum edildiği, üç astsubaya “Hipnozla İşkence” yapmak suçundan 01 Haziran 2011 – 21 Eylül 2014 tarihleri arasında tutuklu ve hükümlü olarak tam 1205 (bin iki yüz beş) gün kumpas sonucu hapis yattı. Ancak FETÖ’yle mücadele edilen bugünlerde, yaşananlar da ayrı trajedi… Şimdi de bugünler de yaşananlar anlatalım… TAZMİNAT KARARI VERİLDİ Ahmet Zeki Üçok, haksız ve hukuksuz olarak tutuklu ve hükümlü kaldığı 1205 gün için tazminat davası açtı. HAZİNE AVUKATINDAN DİLEKÇE: HUKUKA AYKIRI BİR TUTUKLAMA İŞLEMİ YOKTUR Gerekçe olarak da, 15 Temmuz sonrası tamamı FETÖ üyeliğinden tutuklanmış, haklarında dava açılmış, hüküm giymiş FETÖ üyesi soruşturma yürüten polisleri, iddianameyi düzenleyen, duruşmaya katılan savcıları, bilim dışı rapor düzenleyen Adli Tıp uzmanlarını, hukuk dışı karar veren Ağır Ceza hakimleri ile kararı onayan Yargıtay üyelerini aklayan, şu ifadelere istinaf dilekçesinde yer verdi: “… ortada haksız, hukuka aykırı bir tutuklama işlemi yoktur. Sanki FETÖ, TSK içinde kadrolaşma yapmak için kumpas kurmamış, bu sürecin sonu 15 Temmuz’a çıkmamış gibi, bir ülke tablosu çiziliyor. " Odatv’ye konuşan Ahmet Zeki Üçok, dilekçeye tepkisini şöyle dile getirdi: “Yazıklar olsun FETÖ ile mücadelede geldiğimiz nokta bu mudur? Hazine’den yani FETÖ’nün devirmeye çalıştığı Türkiye Cumhuriyeti Devleti hükümetinden maaş alan bir avukatın bu cümleleri yazmasının nasıl bir izahı olabilir? Karısı, çocukları, kendisi FETÖ üyesi hainler tarafından helikopterden otomatik silahlar ile taranan, öldürülmeye çalışılan Hazinemizin başında bulunan Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Berat Albayrak, FETÖ üyesi hainleri aklamaya çalışan bu avukatın yazdıklarına ne diyorsunuz? Biz Devlet olarak bizi savunması için Elif Kurt Çakır gibilerine kalacak kadar mı acz içerisindeyiz. Sayın Bakan, lütfen talimat verin FETÖ’nü aklayan, yaptıkları hukuksuzlukları yok sayan, pervasızca meydan okuyan ve sizin Bakanlığınız adına hazırlanıp sunulan istinaf dilekçesini geri çektirin. Ama ne olur FETÖ’yü aklamaya çalışanlara ne Bakanlığınız ne de Devletimizin diğer kurumları içerisinde izin vermeyiniz