Provocation to hostility, discrimination, and violence
Kur’an kursları da, imam hatipler de açık, o zaman ne gerek var tarikata, cemaate?…”FETÖ’nün iyi niyetli, masum insanların akıllarıyla, kalpleriyle nasıl oynayıp dini kendi planlarına alet edip, kendine bağımlı yaptığı insanları vatanlarına ihanet edecek kadar köleleştirdiği yaşanarak görüldüğünde ilk etapta akla da hoş geliyor bu yaklaşımlar. Ama akl-ı selim düşünüldüğünde FETÖ’cü teröristlerin kendilerini cemaat olarak adlandırmalarından yola çıkarak cemaat, tarikat oluşumlarına karşı bir tavır sergilemek çok da doğru gelmiyor bana. O zaman FETÖ’cü, ya da IŞİD’ci, ya da El Kaide’ci, ya da herhangi din istismarcısı örgütler üzerinden topyekun cemaatlere, tarikatlara neden karşı çıkıyoruz? Daha doğrusu neden karşı çıkarttırılıyoruz?Bence bize bu yönde algı oluşturmaya çalışan din düşmanlarının oyununa geliyoruz. Beraber namaza durduğumuz, beraber oruç tuttuğumuz, beraber hacca, umreye gittiğimiz insanlara bugün acaba bu da FETÖ’cü mü derken, alenen ya da sinsice fırsat kollayıp din düşmanlığı yapan insanlar bugün bizde tarikat, cemaat düşmanlığı tohumları ekiyorlar ve bizler de bu oyuna geliyoruz. Arada kesintiler olmakla beraber İHL’lerimiz de vardı ama buna rağmen bu FETÖ’cüler dini kullanarak cemaatleştiler, din adına söz sahibi oldular, çok ama çok büyüdüler. İşte burada FETÖ girdi devreye. FETÖ’nün cemaatten ihanete giden sürecini bir fırsat bilip 15 Temmuz gecesinden beri vatanı, milleti, devleti için kendini feda eden, selalar okuyan, dualar okuyan, çevresindeki insanları meydanlara nöbeti mecbur kılan tarikat ve cemaat mensuplarına haksızlık yapılmamalı, aksine bu tür oluşum ve tarikatlar desteklenmelidir. Yoksa dün FETÖ, yarın MEÖT diye birileri yine bu milletin dini duygularını alet edip kendilerini ve müritlerini Batı’da açık arttırmaya çıkarabilirler