Provocation to hostility, discrimination, and violence
ZiraGörmez’le ilgili olarak, çoğu iktidara yakın ağızlar aracılığıyla oluşturulan hava, kendisinin FETÖ ile mücadelede yeterince aktif olamadığı iddiası üzerine kurulmuştu. 2016’da darbe girişiminden sonra kaleme aldığı epey açık FETÖ karşıtı yazıları bile bu tartışmanın önüne set çekemedi. “FETÖ’cü sayılma ve buna dayalı tasarruflara konu olma”eşiğinin fazlasıyla düştüğü bir ülkedeErbaş’ın tartışma konusu olması sürpriz olmasa gerek. ZiraErbaş’ın ismi, PDY/ FETÖ’nün çokça itibar ettiği KADİP’in (Kültürlerarası Diyalog Platformu) yönetim kurulu üyeleri arasında da geçiyor. Gerçek şu ki, 17-25 Aralık’a kadar dinle diyanetle ilgilenen pek çok muhafazakâr/ dindarın yolu, henüz FETÖ olmadığı zamanlarda Gülen grubuyla kesişti. Yani, yeni Diyanet İşleri BaşkanıAli Erbaş’ın bir dinler tarihi uzmanı olarak ilk adı“dinlerarası diyalog”olan, daha sonra“kültürlerarası diyalog”olarak anılmaya başlanan çabalara ilgisi, Cemaat’in gerçek yüzünün ortaya çıkmaya başladığı tarihlere kadar kurduğu teşriki mesai; FETÖ ile mücadelenin sağlıklı yürüdüğü şartlarda “normal” kabul edilebilirdi. Eski Diyanet İşleri Başkanı’nın“FETÖ ile yeterince mücadele edemiyor”gibi ithamların baskısına maruz bırakıldığı bir vasatta normal kabul edilemiyor. YıllarcaFethullah Gülenkadrolaşmasının tehlikelerine dikkat çeken AK Parti muhalifi kimseler FETÖ torbasına atılıp gözaltı, tutukluluk, mahkûmiyet gibi cenderelerle imtihan edilirken, yıllarca Cemaat’in her dediğine katılmış, her yaptığını alkışlamış, adı FETÖ’ye çıktıktan sonra tavır koymuş bazı gazetecilere, bazı danışmanlara, bazı akademisyenlere, siyasetçilere yapılan taltifler normal kabul edilemiyor