Provocation to hostility, discrimination, and violence
FETÖ’nün 1966’dan itibaren küçük bir çekirdek kadro ile kabuk ve şekil değiştire değiştire metastas yaparak, ışık evlerinden yurtlara, yurtlardan okullara, üniversite hazırlık kurslarına, üniversitelere ve hastanelere kadar 5 yıllık, 10 yıllık periyotlarla nasıl şekil değiştirdiğini, en son siyasi arenada boy göstermek ve Medya dünyasında yer tutmak için, Gazeteci Yazarlar Vakfı’nı bir atlama tahtası olarak kullanıp, bu vakıf sayesinde örgütün kendi kadrolarının dışındaki Masonik, Siyonist ve CIA ile irtibatını devam ettirecek platformlar kurmaya başladığını anlatmıştım. FETÖ’nün Gazeteci Yazarlar Vakfı adeta her görüşteki değişik gazetecileri ve dünyanın her tarafındaki Hıristiyan, Katolik, Ortodoks, Ermeni, Süryani, Yahudi, Amerikan, İngiliz ve Rus ajanları ile irtibat sağlayabilecek masum bir görüntü maskesiyle faaliyete giriştiği ve geçirdiği bu evrelerden sonra varmak istediği hedef, dünyayı ortak bir vatan olarak görmek, dinleri iç içe harmanlayarak, kendisinin de dünyanın beklenen ortak imamı olmak üzere (KUTB-UL AKTAB) unvanı ile güya İslam Vatikan’ı olan bir merkez kurarak, başına geçmek hayaliydi. Daha önceki kitaplarımda anlattığım gibi: FETÖ’nün kendi yetiştirdiği çekirdek kadrodan Cizvitlerin faaliyetine benzer çok küçük yaşlardan IQ’lerini ölçtüğü çok yakından tanıdığı örgüt içerisindeki esnaf çocuklarını tamamen teslim alıp, onları belli hedeflere göre hazırlayarak yetiştirdiği çekirdek kadrolardır. Daha sonra değişik görüşteki başarılı insanları, çekirdek kadrodan olmasa bile vitrine koyarak onları FETÖ’ye transfer edip, vitrinde onları sahneleyerek, onların görüşlerini bir şekilde planlayıp organize ederek, konuşacakları ve anlatacakları konu başlıklarını Harun Tokak, Mustafa Yeşil, Mustafa Özcan, Şerif Ali Tekalan, Mahmut Akdoğan, Cemal Uşak, Erkam Tufan Aytav, Ekrem Dumanlı gibi sadık ahmakların eline verip dikte ederler. Onları konuşturarak sonuç bildirgesini FETÖ’nün duygu ve düşüncesine bağlayarak açıklarlar. Şimdi buradan da istediği neticeyi alamayınca, gerçekten çılgına dönmüş olan FETÖ’nün çok tehlikeli bir evreye girmiş olduğunu unutmayalım. Her gün almış olduğumuz haberlerde görüyoruz ki; Emniyet ve askeriyede üst düzey görevliler, muvazzaf kimseler, kamu kurumlarında, bakanlıklar da, özellikle üniversitelerde FETÖ’cü olduklarına dair pek çok belgeler olmasına rağmen, birileri tarafından devletteki görevlerine devam ettirilmektedirler. Şimdi Cumhurbaşkanımızın yeni ofis sistemi ile bu işi tek elden yürüteceği yeni bir örgütlenme ve FETÖ ile ilgili mücadele safhasına girildi, en büyük sıkıntı örgüte mensup olanların FETÖ içerisinde, kaçlık derecede görevli olduğunu, hangi suç seviyesi için nasıl bir ceza verileceğini, hangi cezanın uygulanacağının netleşmesi gerekmektedir. Normal suçlulara göre değerlendirilen ölçülerle, FETÖ mensuplarının derecelendirmesi ve cezalandırılması mümkün olmayacaktır