Provocation to hostility, discrimination, and violence
28 Şubat sürecinde FETÖ ile TSK'nın ilişkisi tekrara gündeme geldi. 15 Temmuz ihanet kalkışmasından sonra bilhassa "bir kısım medya"da FETÖ karşıtı tepkilerin iki şekilde yoğunlaştığını görüyoruz. Düne kadar Gülen için "yüzyılın dâhisi", "Türkiye'nin yüz akı Muhterem Hocaefendi" diyenler, ona adıyla hitap etmeyi bile saygısızlık sayanlar 15 Temmuz İhanet Kalkışması'ndan sonra "alçak FETÖ" diye aşağılamak için yarışıyor. Bunlar FETÖ ile 28 Şubat arasında bir bağlantı olduğunu söyleyerek, "28 Şubat'ı da FETÖ'nün yaptırdığını" iddia ediyorlar. Ben de öyle yaptım ve 28 Şubat döneminde TSK ile FETÖ arasında ne gibi bir ilişki olduğunu araştırmaya koyuldum. Sonuçta, gerçekten o dönemde TSK'nın FETÖ ile çok önemli bağları olduğunu, neredeyse bütün yazışmalarda FETÖ'den söz ettiğini tespit ettim. Ancak konuya geçmeden önce şunu vurgulamak lâzım: 28 Şubat döneminde TSK - FETÖ ilişkisini en güzel biçimde kanıtlayan ve üzerinde tartışılamayacak çok önemli iki temel kaynak var: 1. TBMM Darbeleri ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nundaki belgelere göre 28 Şubat döneminde TSK - FETÖ İlişkisi: a. Fakat ne gariptir ki söz konusu brifingleri incelediğimizde, neredeyse tamamında Genelkurmay'ın FETÖ'yü bir "irticai unsur" olarak tanımladığını ve özellikle eğitim kurumları ile yaygınlaşmaya çalıştığına vurgu yaptığını görüyoruz. 1088 - 1100) İşte 17 Mart 1998'de Genelkurmay Başkanı Cumhurbaşkanı'na FETÖ hakkında bunları söylüyor. 1108-1109)(*) İşte sadece bu bilgiler bile 28 Şubat döneminde TSK ile FETÖ arasında bir "bağ" olduğunu ve bu bağın "türünü" net biçimde ortaya koymuyor mu? Ama durun, bitmedi!. Biz yine de TSK - FETÖ ilişkisini ve TSK'nın FETÖ hakkındaki düşüncelerine ilişkin birkaç bilgiyi de "28 Şubat İddianamesi"nden verelim. Lâkin hemen belirtmekte yarar var ki, 28 Şubat İddianamesi'ni hazırlayan iki savcı da (Mustafa Bilgili ve Kemal Çetin) FETÖ'cü çıktı. ) İşte bu üçlünün birbiriyle dirsek temasında hazırladıkları iddianame ile TSK'nın FETÖ ile nasıl bir "ilişki" içinde olduğu net biçimde ortaya konuyor. Şimdi bu iddianameye göre TSK ile FETÖ arasındaki o "ilişki"ye bakalım, görelim, aydınlanalım. 28 Şubat İddianamesi'ndeki belgelere göre 28 Şubat döneminde TSK - FETÖ İlişkisi: a. 437 ve ayrıca CD 1, 43 Esas Klasör - 4, 1215 A No'lu ek klasörler) İşte, iddianameden yaptığımız bu kısacık alıntılar bile 28 Şubat'ta TSK ile FETÖ arasındaki "derin ilişki"yi (!) ortaya koymuyor mu?. " Yani savcı beyler "bir personel Fethullah Gülen grubu üyesi diye ordudan atılır mıymış?" diye soruyor, iyi mi? Neyse, sanıyorum 28 Şubat ve FETÖ arasında "derin bir ilişki" olduğu konusunda artık kimsede bir kuşku kalmamıştır. Buraya kadar verilen bilgilerden hiç kuşku duyulmayacak biçimde kanıtladık ki 28 Şubat'la FETÖ arasında çok "derin" bir ilişki varmış. Meğer TSK 28 Şubat'ta FETÖ'yü korumak, kollamak, kayırmak bir yana, ülke ve rejim adına onları "tehlikeli bir hasım" olarak görüp göz açtırmamak için yasal yetki ve sorumlulukları dâhilinde üzerine düşeni yapmak, ayrıca devletin en üst makamlarını da bu çerçevede uyarıp harekete geçirmek için çırpınıp - debelenip durmuş. Son olarak, şunu vurgulamak isterim: TSK ile FETÖ arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmaya dönük bu araştırmadan sonra şahsen şu kanıya vardım ki, 28 Şubat'ta FETÖ'nün kayırıldığını, TSK'nın FETÖ ile işbirliği içinde olduğunu, FETÖ'nün zarar görmediğini iddia edenlerin neredeyse tamamı FETÖ'cüdür. Yoksa 1995-2000 yılları arasında TSK'dan FETÖ'cü olduğu için atılanların sayısı eminim çok daha fazladır