Intolerance (Exaggeration, imposition, distortion)
Provocation to hostility, discrimination, and violence
"BENİM ANNEM DE TÜRBANLIYDI" Davanın FETÖ'nün kumpas davası olduğunu ileri süren Bir, görevde olduğu dönemde FETÖ hakkında dönemin Cumhurbaşkanı'na brifing vererek durumu arz ettiğini belirtti. Brifingin konusunun, FETÖ okulları ve örgütün TSK'de oluşturduğu tehdit olduğunu ifade eden Bir, "O dönem Gülen'e ait yurt içinde ve yurt dışında, toplam 448 yurt, 346 dershane, 181 okul, 3 özel üniversitenin bulunduğunu söyledim. SORUŞTURMA SÜRECİNİ ELEŞTİRDİ 28 Şubat davasının soruşturma safhasına ilişkin eleştirilerini dile getiren Bir, savunmasını şöyle sürdürdü: "28 Şubat davası, FETÖ'cü savcılar Mustafa Bilgili ve Tamer Tatar tarafından, GATA'da göz doktoruyken 1997'de Fetullah Gülen cemaati mensubu olması nedeniyle YAŞ kararıyla ordudan ihraç edilen Tamer Tatar'ın getirdiği belgelere dayanarak açılmıştır. Savcı Bilgili ile dönemin Genelkurmay Adli Müşaviri FETÖ sanığı Muharrem Köse'nin soruşturma sürecinde ortak hareket ettiğini öne süren Bir, belgelerin sahte olduğunun ispat edilmesi üzerine Köse'nin, Genelkurmay Genel Sekreterliğinin çekmecesinde bulunduğu öne sürülen bir tutanağın fotokopisini mahkemeye gönderdiğini söyledi. Davanın bir 'darbe davası', iddianamenin de bir 'darbe iddianamesi' değil 17 Ocak 1997 ve 17 Mart 1998 tarihli brifinglerde yer alan 'FETÖ ve irtica ile neden mücadele ettiniz' davası ve iddianamesi olduğu, intikam için açıldığı tüm çıplaklığı ile ortadadır. " "DAVAMIZIN BAVULCUSU TAMER TATAR'DIR" Bir, 28 Şubat davasının, askerlere yönelik diğer davalar gibi, FETÖ'cü siyaset ve yargı kurumlarının el ele vererek askerler üzerinde itibarsızlaştırma, susturma ve intikam amaçlı kumpas davalarının sonuncusu olduğunu ileri sürerek, şunları söyledi: "Bu davada da süreç, tıpkı öteki davalarda olduğu gibi, sözde kimliği bilinmeyen kişilerin savcılığa bilgi ve belge ulaştırmasıyla başlamış, ıslak imzalı tek bir doküman olmadan, üzerinde tahrifat yapılan düzmece CD ve belgelerle yüzlerce asker gözaltına alınıp tutuklanmış, kendi ayakları ile ifade vermeye gelenler bile, kaçma şüphesi var denilerek tutuklanmış ve bir kısmı 2 yıla yaklaşan sürelerde cezaevlerinde yatmışlardır